Yanlış ellerdeki Mustang

Katılım
30 Kas 2014
Mesajlar
4,645
Tepkime puanı
20,046
Yaş
47
Konum
Wallingford / İngiltere
İlgi Alanı
Uçak
İkinci dünya savaşı boyunca, tarafların eline çeşitli yollarla düşmana ait uçaklar geçmiştir. Doğal olarak ele geçen bu uçaklar hemen uzmanlar tarafından incelenip barındırdıkları teknolojiler öğrenilmeye çalışılmakta, edinilen bilgilerle de eğer imkan varsa kendi teknolojilerini geliştirmekte iyileştirmekteydi.

Bu tür teknolojik incelemelere ilave olarak bu uçaklar taktiksel denemelere de tabi tutuluyorlardı. Bu denemelerde tecrübeli avcı pilotları bu uçakları uçurarak performanslarını değerlendirip, zayıf ve güçlü yanlarını belirliyorlar, kendi hava kuvvetlerinin avcı pilotlarının bu düşman uçağına karşı başarılı olabilmesi için gerekli taktikleri ortaya koyuyorlardı. Hatta bu tür değerlendirmeler, taktik geliştirme, egitim ve bazen de ele geçirilen uçaklarla yapılan özel gizli görevleri gerçekleştiren özel filolar da bulunmakta idi.

Ele geçirilen uçaklar bazen diğer muharip filolar arasında dolaştırılıp avcı uçağı pilotlarının gerçekten bu uçağa karşı uçarak eğitim yapması da sağlanırdı. Pek tabiiki, bir düşman uçağının dost topraklar üzerinde uçarken uçaksavar veya diğer avcı uçakları tarafından vurulmalarının önüne geçmek için bu uçaklar genellikle belirgin bir şekilde boyanır ve ele geçiren ülkenin hava kuvvetlerinin forslarını taşırdı. (Özel gizli görevlere giden uçaklar hariç)

İşte bu plastik maketle de bunun bir örneğini sunmaktayım. Karşınızda bir Amerikan efsanesi olan P-51B Mustang uçağının Luftwaffe (Alman hava kuvvetleri) elindeki hali!


Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Tarihsel açıdan enteresan ve sıradışı olmakla birlikte modelcilik teknikleri açısından pek de başarılı bir model diyemem. Ancak bu maketin kendisinin de enteresan bir hikayesi var :)

Muscat’a ilk geldiğimiz sene olan 2015 yılında, henüz burada RC uçuş yapıp yapamayacağımı bilemezken en azından birşeylerle uğraşmış olayım diye 3-4 plastik maket ve temel bazı alet edevatları, boyaları vs getirmiştim. Bu maketler arasında Revell’in 1/72 ölçekli P-51B mustang modeli de vardı. Uzun zamandır aklımda bir Luftwaffe Mustang’i yapmak vardı, kısmet bu maketeymiş.

Maketin yapımına başladım, önceleri herşey güllük gülistanlık gidiyordu. Sonra ilk problemle karşılaştım, spinner kayıp! Ara tara yok ortada. O zamanlar daha atolye falan hakgetire, bir plastik masa ve sandalye, iki-üç kutu, yani parçanın biyerlere kaçıp kaybolma ihtimali yok, ama kendisi de yok! E spinnersız mustang birşeye benzemez, mecbur kendimiz yapacağız bir spinner diyip ne hikmetse yanımda getirdiğim tamiya epoksi macunu kullanarak kabaca bir şekil elde edip sonradan o mereti günlerce zımparayla şekillendirip P-51 spinner profiline kavuşturdum. O zamanlar tornayı da halen getirmemiştim, herşeyi elde yaptım...

Spinnerın sıfırdan yapılmasını takiben modelin boyamasına geçtim, metalik boyama her zaman zor ve sıkıntılıdır, ama eski dostum Alclad boyalar sayesinde bu aşama da güzelce halloldu. Kuyruk ve alt yüzeyler de RLM04 sarî rengine boyandılar. Geldik sulu çıkartma aşamasına. Elimde bu uçağın işaretlerini kapsayan hazır bir çıkartma seti yoktu, o yüzden de baştan beri kendi çıkartmalarımı basmak niyetindeydim, öyle de yaptım, milliyet işaretleri ve çağrı kodunu bilgisayarımda oluşturup özel decal kağıdına bastım. Şeffaf kağıda basılanlar sorunsuz bir şekilde modele uygulandılar, ama beyaz kağıda basılanlar tam fiyasko, çıkartma bir türlü taşıyıcı kağıttan ayrılmıyor! Tekrar tekrar yeni baskılar yapıp denedim, en sonunda farkettim ki elimdeki kağıt problemli. Yeni kağıt siparişi etmektense elimdekilerle yapabildiğimin en iyisini yapayım diyerek en düzgün çıkan çıkartmalarla devam ettim. O arada farkettim ki bu beyaz kağıt aynı zamanda çok fazla kalın! En baştan çıkartma yapmak yerine maske kesip boyama yapsam çok daha iyi olurmuş ama üstüste gelen aksiliklerle gaz kaçağı had safhada, her an maket rafa kalkabilir, daha kötüsü anlık bir cinnet sonucu çöpü boylayabilir! Olduğu kadar diyip devam ettim.

Çıkartmaları normal olarak parlak vernik uygulaması takip etti, sonrasında da hafif bir eskitme, panel çizgilerini belirginleştirme falan. En son adım olarak pilotun önündeki parlama önleyici mat boyalı alana gelmişti sıra. Bu alanı boyarken yaptîğım bir salak hata nedeniyle maskeleri sökünce kokpitin her iki tarafına da boya kaçtığını farketmek bardağı taşıran damla oldu ve maket rafa kalktı (Metalik boyada rotuş yapmak epey eziyettir).

Geçen 4.5 sene içerisinde birkaç kez bu maketi elime alıp hadi şunu bitireyim dediğim oldu, ama çıkartmalar ve verniğin zaman içinde enteresan bir etkileşime girip bir nevi buruş buruş bir yüzey oluşturduklarını görünce “kim uğraşacak bunla” diyip geri bıraktım elimden hep. Bunca zaman boyunca garibim maketin başına gelmeyen de kalmadı ayrıca, defalarca biyerlerden düştü veya üzerine birşeyler düştü! İniş takımları ve pervane palleri kaç kere kırılıp geri yerlerine yapıştırıldılar sayamadım!

En son iki gün önce rafta kuzu kuzu yatan bu model gözüme ilişti, hadi artık şu garibanın acılarına bir son vereyim, bitirip dertlerinden kurtarayım dedim :) önce sorunlu çıkartmalardan birinin üzerlerini 600 ve 1000 numara zımparalarla zımparalayıp problemli vernik tabakasını uçurdum, baktım fena olmuyor, diğer çıkartmalarla devam ettim, hatta iyice gaza geldim ve kanat üstündeki çıkartmalara rotuş boyası ile takviye yaptım (renkleri de bir garip olmuştu). Aslında hazır girişmişken plastiğe kadar inip çıkartmaları tamamen sökmek ve en baştan boyamak daha iyi olurdu ama o kadarına cesaret edemedim açıkçası.

Sorunlu çıkartmalar biraz olsun düzeltilince modeli vernikleyip eskitmeye geçtim ve epey de ağır bir eskitme/kirletme uyguladım (muhtemelen tarihsel gerçekliğe aykırı da oldu). Bu arada yine modelin başına aksilikler gelmeye devam etti tabi, iniş takımları, kapakları, pervaneler tekrar tekrar kırıldılar ve geri yerlerine yapıştırıldılar. Velhasıl en nihayetinde bugün, uygulandıktan yaklaşık 4.5 yıl sonra kanopideki maskeler söküldüler! Eğrisiyle doğrusuyla bir maket daha bitmiş oldu. Hem de başına gelenlerin pişmiş tavuğun başına gelmediği bir maket... Eh, gerçeği de Almanların eline düşmüş daha ne beklenirdi ki :)
 
P51 model uçakları en sevdiğim uçaklar gözüme çok güzel görünüyor, öte yandan uçurması zor ve dikkat isteyen bir uçak diye biliyorum.
 
P51 model uçakları en sevdiğim uçaklar gözüme çok güzel görünüyor, öte yandan uçurması zor ve dikkat isteyen bir uçak diye biliyorum.
Gerçek P51 tabii ki zor bir uçak ama modelde iş değişiyor. Üreticinin yaptığı üçkağıt oranında işler kolaylaşıyor (ya da tersi oluyor). Benim uçurmakta olduğum 60 cc P51 bir trainer rahatlığında uçuyor örneğin çünkü devasa bir kanadı ve taşıyıcı bir kanat profili var.
 
Gerçeklerini veya tam anlamıyla “skeyl” RC modelleri karşılaştırırsak yine P-51 (ve P-47) en kolay uçurulan ikinci dünya savaşı uçaklarıdır denebilir.
Bir Messerschmitt, Spitfire ya da Corsair'i düşünürsek doğrudur.
 
Her nekadar modelin başı binbir türlü iş gelerek iffet e dönse de :) süper olmuş bence :D

Bende yapmaya başladyıp, değerli arkadaşların tecrübesine dayanarak maiden yapmaktan tırstığım bu modele, evdeki rc oyuncakların elekroniğini söküp yerleştirdim :) Oğlumun odasına gece lambası niyetine yapmaya karar verdim.

Her nekadar konu modeli kadar güzel olmasa da bir iffet de ben ekleyeyim :)

Karşınızda köpük iffet :D
(daha çok işi var, çok değişecek seyler var :) )

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
 
Bu son oturumda maketi bitirmeye karar verdiğimde durumu şu şekildeydi (kanattaki haçları zımparalamaya başlamıştım bile)
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol




Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol


Vay zavallı modelin başına gelmeyen kalmamış gerçekten de ;D
Gerçeğinin hikayesi ilginç, maketin başına gelenler de... ?

Toparlanma sırasında maket elden düşünce de şöyle bir manzara oluştu (umarım bu son parçalanmasıdır garibimin :) )
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol



Şu Spitfire nasıl "Messerspit"e dönüştü, o'nu merak ettim şimdi.

Fikir aslen 1941 ilkbaharında ele geçirilen bir Spitfire ile ortaya çıkıyor, incelemeler denemeler sırasında "yahu şuna bir Daimler-Benz 601 (DB601- Messerschmitt Bf-109ların motoru) takalım ki uçağın aerodinamik özelliklerini bizim 109lar ile daha bir doğrudan karşılaştırma şansımız olsun" diyorlar. Hatta uçağı Daimler-Benz tesislerine de gönderiyorlar, ama elemanlar orada bakıyor ki çok iş var, uçağı olduğu gibi geri gönderiyorlar, fikir ve proje de rafa kalkıyor. 1942nin sonlarına doğru bir tane daha spitfire ele geçince fikir yeniden canlanıyor, yeni uçak DB'in özel bir test birimine gönderiliyor, burada uçak yeniden Alman standartlarında boyanıyor, önce orijinal motoruyla (Merlin 45) uçuş testleri yapılıyor, sonra orjinal motor sökülüp uçak DB605 motorunu takabilecek şekilde modifiye ediliyor. Gövde yapısı ve mevcut motor montaj ayakları açısından uçağın bu değişikliğe gayet uygun olduğunu görüyorlar, ama elektrik ve soğutma sistemleri çok farklı iki motor arasında, Alamanlar 24V kullanırken İngilizler 12V kullanıyorlar, haliyle uçağın elektrik sisteminde epey bir değişiklik gerekiyor, soğutma için radyatörler vs de modifiye edilmek zorunda kalınıyor, velhasıl, en nihayetinde başarıyorlar ve Spitfire'ı DB605 motoruyla uçurmayı beceriyorlar. Yapılan testlerin sonucunda da aerodinamik açıdan spitfire'ın bf-109'a göre daha iyi bir uçak olduğunu görüyorlar. Spitfire 109a göre çok daha düşük bir kanat yüklemesine sahip (yaklaşık 5 m2 daha geniş kanat alanına sahip) bu da çok doğal olarak aerodinamik performansına çok etki ediyor. Deneyen pilotlar uçağın yer kontrolünün ve pilotun görüş alanının da 109'a kıyasla çok daha iyi olduğunu belirtiyorlar. Bir diğer önemli bulgu ise uçağın DB605 motoruyla Merlin 45'e nazaran (orjinal motoru) daha kötü performans göstermiş olması. Yani hem motor hem de aerodinamik performans (manevra kabiliyeti) açısından Spitfire'ın o dönemki Bf-109'lara üstün olduğunu bir nevi onaylamış Almanlar da. Zaten Bf-109'un temel savaş taktiğinde dogfighttan kaçınmak vardı, 109 enerjisini çok iyi koruyan ve tırmanma performansı çok iyi olan bir avcı uçağıydı, bu nedenle de uygulanan en temel savaş taktiği "zoom and boom" adı verilen, yüksekten hedefi belirle, dalış yaparak irtifayı hıza çevir, saldırını yap, yeniden tırmanışa geç hızını irtifaya çevir, sonra koşullar uygunsa tekrar saldır şeklindeydi. Tabi malum uçak performansı tek başına anlamlı değildir, iş pilotta biter, Spitfire 5-6 G ye kadar çekebilirken pilot eğer en fazla 2-3 G lik manevra yapabilecek bileğe sahip ise, arkasına takılan ve pratikte en fazla 4 G çekebilecek olan bir 109u sonuna kadar zorlayabilecek bir pilot o spitfiredan daha sıkı dönüşler yaparak onu avlayabilir. Almanların meşhur "Afrikanın Yıldızı" Hans-Jochaim Marseille bunun en güzel örneği, o "dogfight yapmayın" dedikleri 109'u ile savunma çemberi halinde birbirlerinin peşinde dönüp duran Amerikan ve İngiliz avcılarının ortasına dalıp, flaplarını da indirip onlardan daha iyi dönerek bir saldırıda birden fazla düşman uçağı indirebiliyordu... Neyse, 109'lar hakkında şimdilik daha fazla konuşmayalım, epey kapsamlı bir seri gelecek o konuda :thumbup:
 
Neyse, 109'lar hakkında şimdilik daha fazla konuşmayalım, epey kapsamlı bir seri gelecek o konuda
Merakla bekliyoruz. %pMalum Luftwaffe mamülleri gönüllerimizi tiretir her daim. II. Cihan Harbi öncesinde ve sürerken Alman devleti ile ticaretimiz mal verip silah almak şeklinde idi. Savaş esnasında özellikle -işi zora koşarak da olsa- krom sattık. İlginçtir ki İngilizlerin denetimi ve onayı ile! Bu ticaret karşılığında bol bol da uçak alınmış... Savaş sonunda o kahrolası "Marshall yardımı" operasyonları kapsamında, müttefik silahlarına bağımlı olmamız için tüm o Alman silahları yok edilmiş. Tabi uçaklar da:( Yanarım yanarım, o hava alanlarımıza diri diri gömülen uçaklara yanarım:mad: Daha gıcır gıcır, yepyeni! Aralarında Bf 109'lar da vardı mutlaka...
İronik ama bu da "yanlış ellerdeki bir uçak" örneği maalesef...
 
Gerçek P51 tabii ki zor bir uçak ama modelde iş değişiyor. Üreticinin yaptığı üçkağıt oranında işler kolaylaşıyor (ya da tersi oluyor). Benim uçurmakta olduğum 60 cc P51 bir trainer rahatlığında uçuyor örneğin çünkü devasa bir kanadı ve taşıyıcı bir kanat profili var.
Evet p51 modellerinde kanadın bilerek büyük tutulduğunu biliyorum aksi halde, drııl denen olay yaşanıyormuş yanlış hatırlamıyorsam, yani normal uçarken dönüşte uçak bir anda tutunma kabiliyetini kaybettip dönerek yere çakılıyormuş. Yani ya hızlı uçacaksın yada kanat büyüteceksin durumu.
 
Merakla bekliyoruz. %pMalum Luftwaffe mamülleri gönüllerimizi tiretir her daim.

Luftwaffe uçakları her daim benim favorim olmuştur, Messerschmitt Bf109 da en ön sıralardadır. Benim görüşümde Bf-109 bir nevi ikinci dünya savaşının F-16'sı idi. 1933 te tasarlanıp 1945 te hala üretiliyor olması, ve 1945 te üretilen versiyonlarının performansları 1940ta tasarlanan P-51 Mustanglere kafa tutabiliyor olması başlı başına bir başarı hikayesidir. Dahası sadece kısa menzilli önleme uçağı olarak tasarlanan bir platform, tasarım beklentilerinin çok üzerine çıkıp avcı, gece avcısı, av/bombardıman, yakın hava desteği, foto keşif gibi pek çok görevi de üstlenmiş bir uçak. Ayrıca hem 2. dünya savaşının hem de tüm zamanların en çok üretilen avcı uçağı olduğunu da unutmamak lazım (toplam rakamlar 35000 civarı). İkinci dünya savaşı bittikten sonra bile çeşitli hava kuvvetlerinin envanterinde kalmış, muharebelerde görev almış, 1960larda bile hala aktif olarak kullanılan bir uçak. 1933ten 1960'lara... Bir tasarımın esnekliği, gelişen teknolojiye uyum sağlayacak şekilde adaptasyona açık olması benim mühendislik anlayışımla en önemli başarılardan birisidir.

Tabi 109lardan bahsederken ikinci dünya savaşında en çok uçak düşüren modelin de yine bunlar olduğunu unutmamak gerek. Savaşta düşürdükleri düşman uçağı sayısına göre sıralandıklarında, açık ara farkla en üstte oturan pilotların hepsinin istisnasız zaferlerinin büyük çoğunluğunu Bf-109 ile kazandığını da unutmamak gerek. En başta Hartmann, 352 hava zaferi ile dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı avcı pilotu olarak bilinir ve bu zaferlerinin hepsini de Bf-109 ile uçarken kazanmıştır. Toplamda 105 Bf-109 pilotu 100 veya daha fazla düşman uçağı düşürebilmiş, bunların 13 tanesi 200den fazla, 2 tanesi de 300 den fazla düşman uçağı düşürebilmişler. Sırf bu gurubun toplam zafer sayısı 15bine yaklaşıyor!

Bu rakamların daha da anlamlı olması için diğer tarafın, yani müttefiklerin en başarılı pilotlarının zaferlerine de bakmak gerekir; en yüksek skora sahip müttefik pilotu bir Rus, 66 zaferi var, kensini yine Rus pilotlar takip ediyor... En yüksek skorlu Amerikan pilotu 40 zafere sahip, yine en yüksek skorlu Kraliyet Hava Kuvvetleri pilotu ise 40 zaferli bir Güney Afrikalı pilot...

Sonuç itibariyle, Bf-109 gerçekten özel bir tayyare, son zamanlarda da fazlaca ingiliz ve amerikan uçağı modellemiş olmanın verdiği bıkkınlıkla önümüzdeki senelerde ilgimi ve vaktimi ağırlıkla favorim olan Alman uçaklarına harcamaya karar verdim. Malum bu aralar da evde tıkılıyız, yapacak en güzel şey plastik model. Hepsi biraraya gelince de bir "koleksiyon" projesi fikri çıktı ortaya "A'dan Z'ye Messerschmitt Bf-109 koleksiyonu" Gerçekten A modelinden başlayan, operasyonal varyantların en çok kullanılanlarını ve de az bilinen deneysel prototipleri de içeren, gerçekten de A versiyonundan Z versiyonuna kadar giden bir koleksiyon yapmak, bunun paylaşımı sırasında da her bir versiyon hakkında teknik verileri bilgileri pilotların görüşlerini vs paylaşmak. En azından 15-16 tane maketten bahsediyoruz burada :) haliyle ölçek olarak da hem maddi açıdan hem yapım zamanı açısından hem de saklama/taşıma açısından makul olması için 1/72 seçtim. Gönül isterdi ki tüm bu uçakları 1/4 veya 1/5 yapayım ama pek makul değil (İçlerinden seçme olanları RC olarak yapmak listede var tabiki).


Cihan Harbi öncesinde ve sürerken Alman devleti ile ticaretimiz mal verip silah almak şeklinde idi. Savaş esnasında özellikle -işi zora koşarak da olsa- krom sattık. İlginçtir ki İngilizlerin denetimi ve onayı ile! Bu ticaret karşılığında bol bol da uçak alınmış...

Bu durum hava kuvvetlerimizde çok özel bir durumun görülmesini sağlamıştır, 1943 yılında teslim edilen 72 adet Fw-190Aa3 ile birlikte, Avrupa semalarında birbirlerini öldürmek için çarpışan Fw-190 ve Spitfire tayyareleri bizim göklerimizde kol kola dostça uçmuştur!

Savaş sonunda o kahrolası "Marshall yardımı" operasyonları kapsamında, müttefik silahlarına bağımlı olmamız için tüm o Alman silahları yok edilmiş. Tabi uçaklar da:( Yanarım yanarım, o hava alanlarımıza diri diri gömülen uçaklara yanarım:mad:

Ah işte bu benim de çok içimi acıtan bir durum... Hala gerçek mi yoksa şehir efsanesi mi olduğu netleşmemiş bir hikaye... Hikayeye göre aynen ddediğiniz gibi Amerika askeri yardım için önkoşul olarak tüm Alman yapımı silahların yokedilmesini şart koşuyor. Ama anlatılana göre bizim bazı kafası çalışan subay takımı, yahu ne olur ne olmaz diyerek Fw-190 ları bir güzel yağla kaplayıp brandalara sarıp gömüyorlar, ki ilerde bir durum olursa çıkartılıp temizlendikten sonra kullanılabilsinler diye, Amerikalılara da "yokettik" diyorlar. Sonradan bunlar ya unutulup gidiyor ya da "çok gizli" statüsü korunduğu için hiçbir şekilde açığa çıkmıyor. Yıllar içerisinde bu konu hakkında pek çok araştırma soruşturma yapılmış ama sonuç yok. En son Nejat Çuhadaroğlu'nun ve Stuart Kline'ın çabalarıyla bu konu hakkında araştırmalar yoğunlaştırılıyor, hatta rivayete göre metal dedektörleriyle uçakların yeri bile tespit ediliyor. Ama kazı için gerekli izinler vs gibi resmi prosedürler epey zaman alıyor, o arada 15 temmuz olayları da gelince iş tamamen rafa kalkıyor...

Bir ihtimal tüm bunlar şehir efsanesi, gerçekte böyle bir şey yok, ama bir hayal edin, ya gerçekse! Eğer bu doğru ise, şu an orada bir yerde dünya genelindeki havacılık tarihinin en değerli hazinesi yatıyor demektir... Eğer anlatıldığı gibi "sarıp sarmalanıp" gömüldüyse o uçaklar, o kadar uçağın içinden tamamen orjinal parçalar kullanılarak uçar duruma restore edilebilecek birden fazla uçak çıkması hayli kuvvetli bir ihtimal, Şu an tüm dünyada bunun tek bir örneği var (Fw-190 için konuşuyorum)...

Buarada benim bildiğim, Yıldız Teknik Üniversitesinde bir adet BMW 801 motoru (FW-190 motoru) orjinal Fw-190 Pervanesi ile birlikte sergilenmekte... Tabii ki üstü defalarca boyanmış, zarar görmüş halde :( )


Daha gıcır gıcır, yepyeni! Aralarında Bf 109'lar da vardı mutlaka...
İronik ama bu da "yanlış ellerdeki bir uçak" örneği maalesef...

Bf-109 lar Türk Hava Kuvvetlerinde hiç kullanılmamışlar, ama tabi bir tane "what if" senaryosu ile, alternatif tarih kapsamında Türk Hava Kuvvetleri forsları taşıyan bir maketi yapılabilir :thumbup:
 
Buarada benim bildiğim, Yıldız Teknik Üniversitesinde bir adet BMW 801 motoru (FW-190 motoru) orjinal Fw-190 Pervanesi ile birlikte sergilenmekte... Tabii ki üstü defalarca boyanmış, zarar görmüş halde :( )

Bizim makine fakültesinin laboratuvar binasının girişinde bu şekilde atıl duruyorlar. Muhtemelen ne olduğunu bilen eden yok. Bu arada bu resmi çektiğim bölümden kimse geçmez, kimse buralara girmez, in cin top oynar buralarda. Ben de dış pencereden bir pervane silüeti görüp kimseye görünmeden içeri dalıp çekmiştim. Kim bilir üst katlarda , sağda solda daha neler vardır. Keşke gizli gizli sağı solu keşfetseymişim.

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol