futaba kumandadan şüpheliyim

Daha önce muhtemelen paylaştığım bir şeyi hatırlatayım.
Benim meşhuurr Sea Fury var biliyorsunuz. 2014 yılında toplamıştım. Toplanmasından uçuşuna kadar her anı burada birlikte yaşamıştık.
O zamana kadar topladığım en büyük uçaktı. 50 cc ve 2 m dile kolay. Yakıtlı halde 12 kg geliyordu falan...
Benim en büyük takıntım alıcı beslemesidir uçakta. Bir uçak toplayacaksam ilk iş nasıl bir besleme sistemi kuracağımı planlayarak başlarım. Bu uçakta da çakma şeyler yerine orijinal PowerBox Sensor Switch kullanmaya karar verdim. Bu alet iki pil girişine sahip ve çift pil güvenliği sağlıyor (güya!). Öyle olmadığını sonradan öğrendim ama o başka bir konu.
Neyse geçmiş gün, tam hatırlamıyorum ama 90 dolar mı 75 Euro mu, sağlam bir para verdim bu "orijinal" ürüne. Aradan bir süre geçti, iniş için son yaklaşmaya dönerken uçak dönmedi. Hezarfen ana pistine doğru yöneldi!!! :eek: Kalp krizi geçirmeme ramak kalmışken tekrar kontrol almaya başladı. İniş sonrası incelemede pek muhteşem orijinal PowerBox ürününün içindeki kablolarda titreşime karşı hiçbir önlem alınmamış olduğu ve alıcı besleme kablosunun lehiminin ara ara ayrılıp tekrar temas ettiği görüldü!!!
Tabii ki hemen HobbyKing malı 15 dolarlık çift pilli redundan sisteme geçildi (dış görünüş ve boyutları aynı). Senelerce en ufak bir sıkıntı olmadan uçuldu ve HobbyKing ürünü sonraki hemen tüm uçaklara takıldı.
"Marka" dediğiniz şeyleri gözünüzde fazla büyütmeyin...
 
sistemleri bilmediğimden soruyorum Sümer abi. Peki HK malı çift pilli sistemde titreşime karşı önlemler alınmış mıydı? Onda lehim kopmasının önüne geçen sıcak silikon veya başka bir uygulama var mıydı?

Orjinali pahalı yapan zaten marka değeri, kalite kontrol prosedürleri (senin powerbox ta burası biraz eksik çalışmış sanırım), arge yatırımları, -diğer sektörlerde- servis ağı vesaire vesaire...

Bir yandan da birileri kafa yormasa, ürün/yazılım geliştirmese... diğerleri de onu taklit edemez. İyi ki markalar var da, birşeyler geliştiriliyor, diğerleri de onları taklit ediyor, belki bu sırada üzerine de bişeyler koyuyor...
 
Valla bu konularda ben de Emre abi gibi yapardım heralde açık sistem bir kumanda kullanıyor olsam...

İşin tıbbi, psikolojik, vs. altyapısını bilmiyorum. Sadece düşünce tarzım şu olurdu; kite veriyorum 500-600 dolar... Motora 100-150 dolar... ESC ye 100-150 dolar... Servolara tanesi 50-60 dolardan toplam 200-250 dolar... Üniteye 100-150 dolar... Lipoya da ciddi meblağlar...

Bunlara bu kadar verdikten sonra 50-60 dolar da alıcı/satellite e verilebilir gibi geliyor :D
Rasim abi planlı model toplarken haklısın, ama araya uçak atıyorsun hadi keyiften ucuz yollu bir 450 toplayalım desen alıcıya 60 dolar vermek zoruna gidiyor ister istemez ?
 
  • Beğen
Tepkiler: Ahmet ATICI
sistemleri bilmediğimden soruyorum Sümer abi. Peki HK malı çift pilli sistemde titreşime karşı önlemler alınmış mıydı? Onda lehim kopmasının önüne geçen sıcak silikon veya başka bir uygulama var mıydı?

Orjinali pahalı yapan zaten marka değeri, kalite kontrol prosedürleri (senin powerbox ta burası biraz eksik çalışmış sanırım), arge yatırımları, -diğer sektörlerde- servis ağı vesaire vesaire...

Bir yandan da birileri kafa yormasa, ürün/yazılım geliştirmese... diğerleri de onu taklit edemez. İyi ki markalar var da, birşeyler geliştiriliyor, diğerleri de onları taklit ediyor, belki bu sırada üzerine de bişeyler koyuyor...

Öncelikle başka bir örnekle başlayayım. Seneler boyu forumlarda millet Intel AMD kavgası yaptı. Ya da ATI - NVIDIA tartışmaları sonucu insanlar birbirlerini boğazlayacak duruma geldiler. O zamanlar hep şunu söylerdim: Beğenmediğiniz AMD işlemciyi üretebilseniz keşke!

Bir Orange alıcıyı incelediğimizde ne kadar yüksek teknoloji ile karşı karşıya olduğumuzu anlarız. Orijinal Futaba'dan neredeyse farkı yoktur. Çünkü ikisini üreten altyapı da neredeyse aynıdır. SMD teknolojisine geçildiğinden bu yana plaket kalite kontrolü zaten optik gözlerle otomatik yapılıyor. Ama işte muhtemelen o son kabloları insan lehimliyor!!!

Benim örnek verdiğim ürünlerden orijinal olanı ( ) iki pil girişine sahip. İki pil iki ayrı lineer regülatörden geçerek 5.9 V regüle çıkış elde ediliyor ve iki çıkış birer diyot aracılığı ile kombine ediliyor. Dışarıya iki kablo çıkıyor çıkış olarak ama içeride bu iki kablo aynı yere lehimli. Sistemin üç avantajı var. Birisi, LiPo, LiFe, NiMh gibi farklı piller için programlanabiliyor ikincisi, elektronik switch olarak çalışıyor, üçüncüsü ise LED'ler ile voltaj göstergesi işlevi görüyor. Ama dev bir dezavantajı var. Her iki pili de sürekli kullanıyor.
Bir de pazarlama üçkağıdı var. Adamlar ürün kılavuzunda diyor ki, "üründe arıza olursa giriş gerilimini doğrudan çıkışa verir ve en azından kontrol kaybı yaşamadan uçağı indirebilirsiniz". Çıkış MOSFET'leri yanarsa zaten bu otomatik olarak gerçekleşen bir durum ve transistörün kendi teknik özelliğini sanki özellikle tasarlanmış bir özellikmiş gibi sunuyorlar. Konuya vakıf olmayanlar için etkileyici ama işi bilenlerde mide bulantısı yaratıyor.

HobbyKing'in sattığı FRS Failover Switch ise dışarıdan neredeyse bire bir aynı. ( ). Bu üründe tek bir lineer regülatör var ve sadece LiPo uyumlu. Ama sadece bir pili kullanıyor diğerini yedekte bekletiyor. Bu ise gerçekten müthiş bir özellik. Çünkü ilkinde iki pil aynı anda biterken bunda bir pil bittiğinde dolu bir yedek pil bekliyor oluyor. İlkinde indiğimizde iki LED de turuncu ya da kırmızı olurken, bunda biri yeşil diğeri turuncu ya da kırmızı oluyor ve büyük bir emniyet sağlıyor. Yani mantık olarak çok daha güçlü bir temele oturuyor.

Haa bugüne kadar sanırım 4 - 5 tane kullandım. Çalışanların hiçbirinin içini açıp incelemedim. Ama başka bir arkadaşımın kırım sonrası açılmış ürününde titreşime karşı silikonumsu bir şeylerle önlem alınmış olduğunu gördüm.

"Orjinali pahalı yapan zaten marka değeri, kalite kontrol prosedürleri (senin powerbox ta burası biraz eksik çalışmış sanırım), arge yatırımları, -diğer sektörlerde- servis ağı vesaire vesaire..."

Açıkçası buna katılamıyorum. Orijinali pahalı yapan tek şey (elektronik ürünler için konuşuyorum) ArGe masraflarıdır. Yüzey montaj teknolojisi ile bir plaketi kalitesiz üretmen teknik olarak oldukça zor. Uğraşman lazım. Bugünkü teknoloji düzeyinde bir elektronik üründe temel kalitede fark olması çok zor. Daha önce de yazdığım gibi, beğenmediğin Orange alıcıyı açıp bakıver... Haa kalite kontrol prosedürleri markayı pahalı yapar diyorsun ama hemen ardından benim üründe burası eksik çalışmış da diyorsun. Bence bunlar birbiri ile çelişiyor. Eğer kalite kontrolü markayı pahalı yapıyorsa benim yaşadığım türden bir sorun asla kabul edilemez.

"İyi ki markalar var da, birşeyler geliştiriliyor, "
Bu durumda "Orange" bir marka olmuyor mu? Yani marka diyebilmemiz için illa bizi kazıklıyor olması mı gerekir? :D

"Marka" dediğin Futaba'nın o meşhur Japon ahlakı ile yaptığını biliyor musun peki? Zamanında birçok Futaba kumandaya Assan 2.4 GHz modülü taktık. Modülü dışarıdan takılan kumandalarda sorun yoktu ama modülü içten lehimlememiz gerektiğinde büyük bir şok yaşadık. Çünkü o müthiş Japon ahlakına sahip Futaba, ana karttan yüksek frekans modülüne giden kabloyu farklı kodlamış. Yani kırmızı artı, siyah eksi, beyaz da sinyal olması beklenirken tamamen farklı bir bağlantı yapılmıştı ve Assan 2.4 modüle kırmızıyı artı siyahı eksi olarak bağladığınızda modül doğrudan yanıyordu! O kadar açık ki bunun bir tuzak olduğu. Ama Japonlar çok ahlaklı bir millettir orası ayrı. :lol:

Muhteşem marka Futaba'nın o zamanki en üst modelini kullanan bir arkadaşım vardı. Her uçuş günü yeni bir uçak getiriyor, maiden sırasında kontrol kaybı ile kırıp gidiyordu. Yanlış hatırlamıyorsam 4 ya da 5 uçak böyle gittikten sonra kumanda yüksek frekans plaketinde mikroskopik bir çatlak olduğu saptandı. Hani üst düzey kalite kontrolü falan oluyor ya, işte ondan... :lollol:

Kısaca ben "iyi marka" mantığı ile sonsuz güvene karşıyım.
 
Sümer Abi
SBUS özelliğini neden yapamıyorlar.Benim tercih ettiğim tek noktadır.

Bir Orange alıcıyı incelediğimizde ne kadar yüksek teknoloji ile karşı karşıya olduğumuzu anlarız. Orijinal Futaba'dan neredeyse farkı yoktur. Çünkü ikisini üreten altyapı da neredeyse aynıdır. SMD teknolojisine geçildiğinden bu yana plaket kalite kontrolü zaten optik gözlerle otomatik yapılıyor. Ama işte muhtemelen o son kabloları insan lehimliyor!!!
 
  • Beğen
Tepkiler: Ahmet ATICI
Öncelikle başka bir örnekle başlayayım. Seneler boyu forumlarda millet Intel AMD kavgası yaptı. Ya da ATI - NVIDIA tartışmaları sonucu insanlar birbirlerini boğazlayacak duruma geldiler. O zamanlar hep şunu söylerdim: Beğenmediğiniz AMD işlemciyi üretebilseniz keşke!

Bir Orange alıcıyı incelediğimizde ne kadar yüksek teknoloji ile karşı karşıya olduğumuzu anlarız. Orijinal Futaba'dan neredeyse farkı yoktur. Çünkü ikisini üreten altyapı da neredeyse aynıdır. SMD teknolojisine geçildiğinden bu yana plaket kalite kontrolü zaten optik gözlerle otomatik yapılıyor. Ama işte muhtemelen o son kabloları insan lehimliyor!!!

Benim örnek verdiğim ürünlerden orijinal olanı ( ) iki pil girişine sahip. İki pil iki ayrı lineer regülatörden geçerek 5.9 V regüle çıkış elde ediliyor ve iki çıkış birer diyot aracılığı ile kombine ediliyor. Dışarıya iki kablo çıkıyor çıkış olarak ama içeride bu iki kablo aynı yere lehimli. Sistemin üç avantajı var. Birisi, LiPo, LiFe, NiMh gibi farklı piller için programlanabiliyor ikincisi, elektronik switch olarak çalışıyor, üçüncüsü ise LED'ler ile voltaj göstergesi işlevi görüyor. Ama dev bir dezavantajı var. Her iki pili de sürekli kullanıyor.
Bir de pazarlama üçkağıdı var. Adamlar ürün kılavuzunda diyor ki, "üründe arıza olursa giriş gerilimini doğrudan çıkışa verir ve en azından kontrol kaybı yaşamadan uçağı indirebilirsiniz". Çıkış MOSFET'leri yanarsa zaten bu otomatik olarak gerçekleşen bir durum ve transistörün kendi teknik özelliğini sanki özellikle tasarlanmış bir özellikmiş gibi sunuyorlar. Konuya vakıf olmayanlar için etkileyici ama işi bilenlerde mide bulantısı yaratıyor.

HobbyKing'in sattığı FRS Failover Switch ise dışarıdan neredeyse bire bir aynı. ( ). Bu üründe tek bir lineer regülatör var ve sadece LiPo uyumlu. Ama sadece bir pili kullanıyor diğerini yedekte bekletiyor. Bu ise gerçekten müthiş bir özellik. Çünkü ilkinde iki pil aynı anda biterken bunda bir pil bittiğinde dolu bir yedek pil bekliyor oluyor. İlkinde indiğimizde iki LED de turuncu ya da kırmızı olurken, bunda biri yeşil diğeri turuncu ya da kırmızı oluyor ve büyük bir emniyet sağlıyor. Yani mantık olarak çok daha güçlü bir temele oturuyor.

Haa bugüne kadar sanırım 4 - 5 tane kullandım. Çalışanların hiçbirinin içini açıp incelemedim. Ama başka bir arkadaşımın kırım sonrası açılmış ürününde titreşime karşı silikonumsu bir şeylerle önlem alınmış olduğunu gördüm.

"Orjinali pahalı yapan zaten marka değeri, kalite kontrol prosedürleri (senin powerbox ta burası biraz eksik çalışmış sanırım), arge yatırımları, -diğer sektörlerde- servis ağı vesaire vesaire..."

Açıkçası buna katılamıyorum. Orijinali pahalı yapan tek şey (elektronik ürünler için konuşuyorum) ArGe masraflarıdır. Yüzey montaj teknolojisi ile bir plaketi kalitesiz üretmen teknik olarak oldukça zor. Uğraşman lazım. Bugünkü teknoloji düzeyinde bir elektronik üründe temel kalitede fark olması çok zor. Daha önce de yazdığım gibi, beğenmediğin Orange alıcıyı açıp bakıver... Haa kalite kontrol prosedürleri markayı pahalı yapar diyorsun ama hemen ardından benim üründe burası eksik çalışmış da diyorsun. Bence bunlar birbiri ile çelişiyor. Eğer kalite kontrolü markayı pahalı yapıyorsa benim yaşadığım türden bir sorun asla kabul edilemez.

"İyi ki markalar var da, birşeyler geliştiriliyor, "
Bu durumda "Orange" bir marka olmuyor mu? Yani marka diyebilmemiz için illa bizi kazıklıyor olması mı gerekir? :D

"Marka" dediğin Futaba'nın o meşhur Japon ahlakı ile yaptığını biliyor musun peki? Zamanında birçok Futaba kumandaya Assan 2.4 GHz modülü taktık. Modülü dışarıdan takılan kumandalarda sorun yoktu ama modülü içten lehimlememiz gerektiğinde büyük bir şok yaşadık. Çünkü o müthiş Japon ahlakına sahip Futaba, ana karttan yüksek frekans modülüne giden kabloyu farklı kodlamış. Yani kırmızı artı, siyah eksi, beyaz da sinyal olması beklenirken tamamen farklı bir bağlantı yapılmıştı ve Assan 2.4 modüle kırmızıyı artı siyahı eksi olarak bağladığınızda modül doğrudan yanıyordu! O kadar açık ki bunun bir tuzak olduğu. Ama Japonlar çok ahlaklı bir millettir orası ayrı. :lol:

Muhteşem marka Futaba'nın o zamanki en üst modelini kullanan bir arkadaşım vardı. Her uçuş günü yeni bir uçak getiriyor, maiden sırasında kontrol kaybı ile kırıp gidiyordu. Yanlış hatırlamıyorsam 4 ya da 5 uçak böyle gittikten sonra kumanda yüksek frekans plaketinde mikroskopik bir çatlak olduğu saptandı. Hani üst düzey kalite kontrolü falan oluyor ya, işte ondan... :lollol:

Kısaca ben "iyi marka" mantığı ile sonsuz güvene karşıyım.
Abi katılıyorum bu vicdan işi, biri tasarlıyor arge yapıyor, denemeler bilemem neler bir ürün çıkarıyor ortaya, haliyle bir bedel ile satıyor.

Bir diğeri sadece ona bakıp aynı ürünü çıkarıyor hatta, üstüne de katabiliyor haliyle ucuz satıyor. Ama üretim kalitesi kesinlikle aynı çünkü kompanetler üretim tekniği evrensel nede olsa.

Bunu şuna benzetiyorum korsan filim orijinal filim ikisinide taktığında aynı kalitede izlersin, ama hangisi parayı hak ediyor?
 
Sümer Abi
SBUS özelliğini neden yapamıyorlar.Benim tercih ettiğim tek noktadır.
Hezarfen'de bir arkadaşımız var. Biz ona SBUS Macid diyoruz! :D :p Onun da hayatı SBUS.

SBUS ne zaman faydalı? Alıcı ile kontrol kartı arasında tek kablo ile bağlantıda gerçekten faydalı. Peki PPM çıkışlı bir alıcıdan bir farkı olur mu? Bence olmaz.

Normal bir uçakta SBUS kullanacak olursak ya her yere SBUS Hub'lar koyacağız ya da SBUS servolar kullanacağız.

Şimdi bir scale warbird düşünelim. Kanatta bir aileron bir de flap servosu var. Retract için iki kablo gidiyor (ama bunları SBUS ile aktaramayız). Dört kablo da ışıklar için gidiyor. Onlar da SBUS uyumlu olamaz. Yani kanada giren kablo sayısı (tek tek damar olarak) 12. SBUS sistem kullanırsam bu sayı 9 olacak. Ürküttüğüm kurbağaya değdi mi???

Neden SBUS yapamıyorlar? Sebebi patentler. Yoksa SBUS protokolü reverse engineer edildi ve gerek Arduino için gerekse STM platformu için kütüphaneler hazır. Örneğin amatör olarak kendi kullanımımız için SBUS Hub yapma imkanımız var. Ama ne sağlayacak???
 
Rasim abi planlı model toplarken haklısın, ama araya uçak atıyorsun hadi keyiften ucuz yollu bir 450 toplayalım desen alıcıya 60 dolar vermek zoruna gidiyor ister istemez ?

Ben fiyatlardan da anlaşılacağı üzere daha çok 700 için yazdım. Modele, elektroniğine, komponentlere gelince 1500 dolar var, satellite e gelince 50 dolar yok mu yani demek istedim :D

Yoksa köpük uçak olur, ucuz yollu eğitim/kırım modeli 450 olur falan... Neden klon olmasın orda genelin fikrine katılıyorum.

Aynı anda sahaya çıkılmayacaksa ben alıcıyı bir modelden söküp diğerine takmaya da karşı değilim. Ünite gibi modele özgü ayar gerektirmiyor sonuçta... Sinyal alıp veriyor sadece... Modelden modele sök tak yapılabilir ki yaptığım da olmuştur.
 
Abi katılıyorum bu vicdan işi, biri tasarlıyor arge yapıyor, denemeler bilemem neler bir ürün çıkarıyor ortaya, haliyle bir bedel ile satıyor.

Bir diğeri sadece ona bakıp aynı ürünü çıkarıyor hatta, üstüne de katabiliyor haliyle ucuz satıyor. Ama üretim kalitesi kesinlikle aynı çünkü kompanetler üretim tekniği evrensel nede olsa.

Bunu şuna benzetiyorum korsan filim orijinal filim ikisinide taktığında aynı kalitede izlersin, ama hangisi parayı hak ediyor?
Bence korsan film benzetmesi çok uygun değil.
Orange bir hırsızlık yapmıyor. Futaba'nın kodlarını da çalmıyor. Futaba'nın ürettiği sinyali çözecek bir kod geliştirmiş. Yani Orange ArGe yapmayıp Futaba alıcıları klonladı demek mümkün değil.
 
Ben fiyatlardan da anlaşılacağı üzere daha çok 700 için yazdım. Modele, elektroniğine, komponentlere gelince 1500 dolar var, satellite e gelince 50 dolar yok mu yani demek istedim :D

Yoksa köpük uçak olur, ucuz yollu eğitim/kırım modeli 450 olur falan... Neden klon olmasın orda genelin fikrine katılıyorum.

Aynı anda sahaya çıkılmayacaksa ben alıcıyı bir modelden söküp diğerine takmaya da karşı değilim. Ünite gibi modele özgü ayar gerektirmiyor sonuçta... Sinyal alıp veriyor sadece... Modelden modele sök tak yapılabilir ki yaptığım da olmuştur.
Bu tartıştıklarımız tamamen göreceli konular. Örneğin ben kesinlikle alıcı sök tak konusundan hoşlanmam. Son derece yanlış bulurum.
Ama bir modele bilmem kaç bin USD verip 50 dolar tasarruf yapmak tabii ki mantık dışı. Benim söylemek istediğim şey, O 50 dolar tasarrufu yapmayıp orijinal ürün kullandığınızda "yalancı güvenlik hissi" oluştuğu yani içinizdeki ferahlığın aslında gerçeğe dayanmadığı... Ya da başka bir deyişle 50 dolar tasarruf ettiğinizde aslında sandığınız gibi bir riske girmediğiniz.
 
Şimdi bir scale warbird düşünelim. Kanatta bir aileron bir de flap servosu var. Retract için iki kablo gidiyor (ama bunları SBUS ile aktaramayız). Dört kablo da ışıklar için gidiyor. Onlar da SBUS uyumlu olamaz. Yani kanada giren kablo sayısı (tek tek damar olarak) 12. SBUS sistem kullanırsam bu sayı 9 olacak. Ürküttüğüm kurbağaya değdi mi???

Modelden modele fark var abi, senin karın 3 kablo az olması, haliyle değmiyordur, doğrudur.

Helikopterde işin rengi biraz farklı olabilir, bundan dolayı heliciler daha fazla sbus sevebilir.

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
 
O 50 dolar tasarrufu yapmayıp orijinal ürün kullandığınızda "yalancı güvenlik hissi" oluştuğu yani içinizdeki ferahlığın aslında gerçeğe dayanmadığı... Ya da başka bir deyişle 50 dolar tasarruf ettiğinizde aslında sandığınız gibi bir riske girmediğiniz.

Abi şimdiye kadar yazdıklarının çoğunluğuna katılmakla beraber, bu son yazdığına katılmıyorum. Benim de 'marka' olmayan alıcılarım var, ben de kullanıyorum. Ancak bu konudaki ilk mesajımda belirttiğim üzere riskleri minimize etmeye çalışıyorum. Riski sıfıra indirmekten değil, elimden geldiğince minimize etmekten bahsediyorum. Bu açıdan baktığında yalancı güvenlik hissinden değil, aslında rasyonel davranıştan söz ediyorum.
Nedir bu riskler? Bizzat yaşamış olduğum tecrübeleri aktarayım.

- Komponentler kalite kalitedir. Banggood'dan almış olduğum 3 alıcıdan iki tanesi 7.4v ile sorunsuz çalışırken (zaten gerilim aralığı olarak 4-10v veriliyordu) üçüncü alıcı daha bind edemeden yandı.

- Smd komponent montaj kalitesinin aynı olduğundan bahsedilmiş. Yine banggood'dan almış olduğum bir alıcı hiçbir şekilde kumandama bind olmadı, ta ki alkolle fırçalayıp, biraz flux ile ıslatıp, sıcak hava ile bir miktar ısıtana kadar. Sonrasında bind olmayı becerebilse bile, gittiği yer çöp oldu.

- Yazılım. Zamanında FrSky marka alıcılarımı sorunsuz olarak kullanırken, kumandamı daha üst modeli ile değiştirdiğimde 5-6 tane alıcıdan sadece 1 tanesi yeni kumandayla çalışabildi. Sebebi de yeni kumandanın değişen AB mevzuatına uyumlu olmasıydı. Bir diğer örnek, yine banggood malı alıcılarımda, ki bunlar Hobbyking'de de satılıyor, bir nevi markalı diyebiliriz, hiçbir şekilde sağlıklı failsafe ayarlanamaması. Üstelik bendekiler üst model, üstünlükleri de failsafe ayarlanabiliyor iddiası ile satılması.

- Banggood'da kendi kumandama uyacak alıcıları listeleyecek kelimelerle arama yaptığımda karşıma yaklaşık 20 kadar alıcı çıkıyor. Bunların yarısının mesafe bilgisi hiç yok, kalanların ise 100m, 300-600m, 800m, 1km, 2km gibi değerleri var. Bu rakamları hangi şartlar altında, hangi standarta göre yazdıkları bilinmiyor (ben biliyorum da şimdi yazmayım :) ) Alıcı dediğinin net bir mesafesi olmaz, bin türlü etkenden etkilenir, ama ya full range olur, ya da olmaz. Futaba için bu diversity özelliği olup olmaması ile aynı şeydir genel olarak. Daha Türkçesi, Futaba alıcılar için doğru sayılabilecek genelleme şudur, iki anteni varsa full range alıcıdır. Ama Çinliler için bu böyle değil. Elimdeki iki antenli 8 kanal kocaman bir alıcının mesafesi 300m bile değil.

Modeller büyüdükçe, ağırlaşır, güçlenir, karmaşıklaşır, pahalanır, sorun çıkabilecek nokta sayısı artar, verici sinyalini gölgeleyebilecek yüzey alanı artar. Hem kontrolden çıkması halinde verebileceği zarar miktarı artarken, hem de buna sebep olabilecek riskler artar. Ben bu riskleri minimize etmekle sorumluyum, hem kendime, hem de başkalarına karşı. Nasıl ki kış lastiği takıyorsam, farlarımı sık sık ayarlatıyorsam, merceksiz zenon kullanmıyorsam, aynı şey... Elimizdeki bütün modeller, istisnasız olarak her biri, bir gün düşecek. Ama bir mühendis, bu bina bir gün yıkılacak diye yapmaz hesabını, veya bir doktor, bu herif zaten eninde sonunda ölecek demez, ben de bu model nasıl olsa düşecek demiyorum.
 
Modelden modele fark var abi, senin karın 3 kablo az olması, haliyle değmiyordur, doğrudur.

Helikopterde işin rengi biraz farklı olabilir, bundan dolayı heliciler daha fazla sbus sevebilir.

Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Aynen öyle ama aynı sonucu PPM çıkış veren bir alıcı ile de elde etmek mümkün. Bunu da unutmamak lazım.
 
Abi şimdiye kadar yazdıklarının çoğunluğuna katılmakla beraber, bu son yazdığına katılmıyorum. Benim de 'marka' olmayan alıcılarım var, ben de kullanıyorum. Ancak bu konudaki ilk mesajımda belirttiğim üzere riskleri minimize etmeye çalışıyorum. Riski sıfıra indirmekten değil, elimden geldiğince minimize etmekten bahsediyorum. Bu açıdan baktığında yalancı güvenlik hissinden değil, aslında rasyonel davranıştan söz ediyorum.
Nedir bu riskler? Bizzat yaşamış olduğum tecrübeleri aktarayım.

- Komponentler kalite kalitedir. Banggood'dan almış olduğum 3 alıcıdan iki tanesi 7.4v ile sorunsuz çalışırken (zaten gerilim aralığı olarak 4-10v veriliyordu) üçüncü alıcı daha bind edemeden yandı.

- Smd komponent montaj kalitesinin aynı olduğundan bahsedilmiş. Yine banggood'dan almış olduğum bir alıcı hiçbir şekilde kumandama bind olmadı, ta ki alkolle fırçalayıp, biraz flux ile ıslatıp, sıcak hava ile bir miktar ısıtana kadar. Sonrasında bind olmayı becerebilse bile, gittiği yer çöp oldu.

- Yazılım. Zamanında FrSky marka alıcılarımı sorunsuz olarak kullanırken, kumandamı daha üst modeli ile değiştirdiğimde 5-6 tane alıcıdan sadece 1 tanesi yeni kumandayla çalışabildi. Sebebi de yeni kumandanın değişen AB mevzuatına uyumlu olmasıydı. Bir diğer örnek, yine banggood malı alıcılarımda, ki bunlar Hobbyking'de de satılıyor, bir nevi markalı diyebiliriz, hiçbir şekilde sağlıklı failsafe ayarlanamaması. Üstelik bendekiler üst model, üstünlükleri de failsafe ayarlanabiliyor iddiası ile satılması.

- Banggood'da kendi kumandama uyacak alıcıları listeleyecek kelimelerle arama yaptığımda karşıma yaklaşık 20 kadar alıcı çıkıyor. Bunların yarısının mesafe bilgisi hiç yok, kalanların ise 100m, 300-600m, 800m, 1km, 2km gibi değerleri var. Bu rakamları hangi şartlar altında, hangi standarta göre yazdıkları bilinmiyor (ben biliyorum da şimdi yazmayım :) ) Alıcı dediğinin net bir mesafesi olmaz, bin türlü etkenden etkilenir, ama ya full range olur, ya da olmaz. Futaba için bu diversity özelliği olup olmaması ile aynı şeydir genel olarak. Daha Türkçesi, Futaba alıcılar için doğru sayılabilecek genelleme şudur, iki anteni varsa full range alıcıdır. Ama Çinliler için bu böyle değil. Elimdeki iki antenli 8 kanal kocaman bir alıcının mesafesi 300m bile değil.

Modeller büyüdükçe, ağırlaşır, güçlenir, karmaşıklaşır, pahalanır, sorun çıkabilecek nokta sayısı artar, verici sinyalini gölgeleyebilecek yüzey alanı artar. Hem kontrolden çıkması halinde verebileceği zarar miktarı artarken, hem de buna sebep olabilecek riskler artar. Ben bu riskleri minimize etmekle sorumluyum, hem kendime, hem de başkalarına karşı. Nasıl ki kış lastiği takıyorsam, farlarımı sık sık ayarlatıyorsam, merceksiz zenon kullanmıyorsam, aynı şey... Elimizdeki bütün modeller, istisnasız olarak her biri, bir gün düşecek. Ama bir mühendis, bu bina bir gün yıkılacak diye yapmaz hesabını, veya bir doktor, bu herif zaten eninde sonunda ölecek demez, ben de bu model nasıl olsa düşecek demiyorum.
Tamamen haklısın. Anlatmaya çalıştığım şey, "marka = kalite" denkleminin geçerli olamayacağı idi. Bence tek yanılgın orada. Onun dışında risk minimizasyonu fikri tartışmasız doğru. Bu arada çok değerli bir arkadaşım geçenlerde jet uçağında kullandığı en son modellerden bir Futaba telemetrili alıcıdaki lost frame sayısını gördüğünde artık model uçurmamayı düşündüğünü anlatıyordu...