Arabamızın kutudan çıktığı gibi toplanması, sürüşü, veri toplanması ve değerlendirmesi tamamlandığına göre artık modifikasyonlara geçebiliriz
Bu arabayı safkan bir yarışçı haline getirmek mümkün olsa da mantıklı değil, yukarıda açıkladığım gibi bunu yapmak için harcanacak parayla üst seviye bir yarış şasisi satın alınabilir. Benim niyetim zaten bu meretle yarışlara girmek de değil, yaz aylarında uçuşa gidemediğim zamanları doldurmak, evde ve pistte ufaklıkla birlikte eğlenmek. Öte yandan içimdeki "yarışçı" 4 yıldır hiçbir yarışmaya katılmadığı için epey bir tepişmekte ve içten içe dürtmekte
neyse ki burda resmi bir yarışma yapılmıyor, gidebileceğim tek yarışma da Dubai'de, o da vize gerekmesi nedeniyle hiç de pratik değil. pistteki diğer elemanları bir "stok yarışı" etkinliği düzenlemek konusunda fiştekliyorum ama sonuç alabileceğimi sanmıyorum, sonuçta stok yarışları arabaların değil pilotların yarışıdır, iyi araba değil iyi pilot kazanır, ve sanırım benden biraz korkuyorlar
Bu durumda ben de kendi kendimle yarışmaya karar verdim
Arabayı stok haliyle, tamamen kitten çıkan ekipmanlarla pistte koşturduğumda ulaşabildiğim en iyi tur zamanı 25 sn idi, ben de kendime 20 saniye hedefi koydum, arabayı ufak ufak modifiye ederek, ve daha önemlisi de pilotajımı geliştirip pasımı atarak tur zamanlarımı 20 saniye altına indirmeyi bu yazın hedefi olarak belirledim
Modifiye diyince pek çok insan ilk olarak arabanın gücünü arttırmayı düşünür, benim mantığımda ise bu en son adımdır. Benim modifiye sistematiğim sıralı üç adımdan oluşur:
1. Adım verimli güç aktarımı, yani mevcut gücün en verimli şekilde tekerleklere aktarılması, aktarma sistemindeki kayıpların en aza indirilmesi.
Bunun için öncelikli adım arabada gerekli her yerde rulmanların kullanılması. Bu araba zaten kutudan rulmanlarla birlikte geldi, ama diğer TT02 şasilerinin çoğunda rulman yok, ilk eklenmesi gereken şey bu olacaktır.
İlk adımın ikinci aşamasında şaftların ve gerekirse diferansiyellerin iyileştirmesi gelir. Diferansiyel mevzusu nispeten daha karmaşıktır ve pist koşullarına göre farklı gereklilikleri vardır, onu kenara bırakalım. Geri kalan kısımlarda basit bir şey önemli bir etkiye sahiptir, o da dönen parçaların hafifletilmesidir. Dönen parçaların hafifletilmesi arabanın genel ağırlığının azaltılmasında etkilidir ama daha büyük etki motorun, haliyle arabanın ivmelenmesinin artmasıdır. Bu amaçla dönen parçaları (şaftlar, dişliler hatta tekerlekler) sağlamlıktan ödün vermeden olabildiğince hafif yapmak daha verimli bir aktarma sağlar.
Ve son olarak da özellikle ön tekerlekleri diferansiyele bağlayan aksların kitlerden çıkan basit "dogbone" denilen iki ucunda pim olan şaftlar yerine kardan mili gibi çalışan "universal" denilen mafsallı şaftlarla daha da iyisi sabit hızlı (CV) şaftlarla değiştirilmesi ön tekerleklere güç aktarmanın daha etkin olmasını sağlar, dahası olası kaza ya da darbelerde yerinden çıkma riskini ortadan kaldırarak güvenilirliği arttırır. (dogbone denilen şaftlar bazı durumlarda yerinden çıkabilirler, onlar çıkınca da yarış bitmiş demektir
)
2. Adım arabanın yere daha iyi tutunmasını sağlamak. Gücü tekerleklere kadar gayet verimli bir şekilde aktardık, güzel, ama tekerlekler yere sağlam basmazsa bunun hiçbir anlamı kalmaz. Sonuçta araba ile yer arasındaki tek (daha doğrusu 4
) temas noktası tekerleklerdir. Arabayı hızlandıran, yavaşlatan ve döndüren mekanizmada son söz tekerleklerdedir. O yüzden bu adımda aslında en önemli şey pist koşullarına ve istenilen sürüş şekline en uygun tekerleği seçmektir. Lafta kolay uygulamada karmaşık bir iş
Doğru (ya da olabildiğince iyi diyelim) lastik seçimi sonrasında o lastikler ile yerin her daim arzu edilen şekilde temasta kalmasını sağlayan sistem, yani suspansiyon sistemi ele alınmalıdır. Suspansiyon sisteminin en kritik elemanlarından birisi amortisörlerdir. Amortisör basit bir anlatımla arabanın şasisini havada tutan yaylarda biriken enerjinin sönümlenmesini sağlayarak arabanın sürekli hoplayıp durmasını engeller. Araba bir tümsekten geçtiğinde şasi ve gövde taşıdığı eylemsizlik nedeniyle tümseğe anında tepki vermez, ama tekerlek ve tekerleğin bağlı olduğu kol, gidecek başka bir yeri olmadığı için, yukarı doğru hareket edecektir ve yayı sıkıştıracaktır. Yay ise sıkışması sırasında bu hareketi potansiyel enerjiye çevirerek içinde depolayan bir elemandır, ve üzerindeki yük kalktığında tüm bu enerjiyi neredeyse kayıpsız olarak geri boşaltır, bunun anlamı, yoldaki tümsek tekerleği yukarı kaldırmak için ne kadarlık bir kuvvet uyguladıysa, o kuvvetin yarattığı enerji yayda depolanır, ve yay ilk fırsatta o enerjiyi geri vererek tekerleği ve kolu aynı kuvvetle geri aşağı iter, bu da arabanın istenmeyen bir şekilde hoplayıp zıplamasına neden olur. Bu tümseklerden arka arkaya bol miktarda olduğunu hayal edin bir de, tam şenlik
İşte amortisörün bir görevi bu yaydaki enerji geri boşaltılırken bir kısmını sönümlemek, tekerleğin ve kolun eski yerlerine hızlı bir şekilde geri gelmesini sağlarken arabanın tekrar yukarı zıplamasını engellemektir. Ayrıca amortisörler yoldaki bozukluklardan kaynaklanan darbelerin de bir kısmını emerek yaya yardımcı olurlar. Başlangıç seviyesindeki model araba kitlerinin büyük çoğunluğundan "sürtünmeli" tipte amortisörler çıkar. Bunlar adından da anlaşılacağı gibi, enerji sönümlemesini tamamen amortisör şaftı ve şaftın içinde hareket ettiği gövde ile arasındaki sürtünme ile yapar. Bu malesef pek de etkili bir sönümleme sağlamaz, daha da önemlisi, farklı koşullara uygun olacak şekilde ayar yapma imkanı yoktur. Bu nedenle, öncelikli olarak bu amortisörlerin yağlı tipte olanlarıyla değiştirilmesi oldukça önemlidir. Bu yağlı amortisörler aslında bir silindir ve piston sistemidir. Çok basit bir anlatımla, silindirin içi yağ ile doludur ve piston dediğimiz, şafta bağlı olan disk şeklinde ve üzerinde delikler olan parça silindir içinde, ve haliyle yağın içinde aşağı yukarı hareket eder. pistonun bu hareketi sırasında yağın pistonun bir tarafından diğer tarafına geçmesi gereklidir, ve bu transfer pistonun üzerindeki deliklerden (ve kısmen de etrafındaki boşluktan) geçmek suretiyle sağlanır. İşte bu da bize neredeyse sınırsız çeşitlilikte bir ayar imkanı sunar. Kullandığımız yağın viskozitesi (kalınlığı) ve pistondaki deliklerin sayısı veya boyutları (hatta bazen şekilleri) bize pistonun hareketi sırasında ne kadar dirençle karşılaşacağını ayarlama imkanı sağlar. Piyasada da farklı kalınlıklarda yağlar kolaylıkla bulunabilir, amortisör setleri içinde de her zaman farklı adette delik olan piston seçenekleri mevcuttur. Esas mesele kullanılacak piste ve sürüşe uygun yay/yağ/piston kombinasyonunu seçmektedir.
Bahse konu kitimiz, basit plastik gövdeli de olsa, yağlı amortisörlerle gelmekte, haliyle bu aşama benim için gereksizdi ama diğer pek çok şasiden bu parçalar çıkmamakta ve bence rulmanlarla birlikte ilk etapta edinilmesi gereken elemanlardır.
Yağlı amortisör sonrasında da bu adımın son aşaması olarak suspansiyon sisteminin ayarlanabilirliği gelir. Arabanın farklı koşullarda yere en iyi şekilde basabilmesi, tekerleklerdeki gücün yere en iyi şekilde aktarılabilmesi için arabanın suspansiyon sisteminin geometrisinin de ayarlanabilir olması gerekir. Eğer eldeki araba en azından temel ayarlara (Camber, Caster, toe-in, toe-out) imkan sağlamıyorsa bu ayarları yapmaya olanak sağlayacak parçalar eklenmesi gerekli olacaktır. Safkan yarış şasisi olarak nitelendirdiğim modeller kutudan çıktıkları anda yukarda saydıklarımdan çok daha fazlasını ayarlamaya imkan sağlayan arabalardır, hatta yeni nesil arışma şasilerinde şasinin esnekliği/rijitliği bile ayarlanabilmekte. Öte yandan, bu ayarlar o kadar hassastır ki arabayı kolaylıkla sürülemeyen bir hale getirebilirler, o yüzden yeni başlayanlara yönelik arabalarda bu ayar imkanları sunulmaz (ki acemi sürücüler arabayı güvenle sürebilsinler diye
) Tüm bu ayarların yapılması bambaşka bir hikaye o kısma şimdilik girmeyeceğim
Bu ilk iki adımdaki tüm aşamalar halledildikten sonra arabamız daha güçlü motorlarla donatılmaya hazır hele geldi demek olur, tabi daha güçlü motor daha yüksek hızlar anlamına gelir, ve kinetik enerjinin de hızın karesiyle orantılı olduğunu da unutmamak gerekir. Yani bir arabanın hızını 2 katına çıkardığınızda enerjisi 4 katına çıkar, tercümesi, kaza anında açığa çıkan enerji 4 kat artar. Arabanın hızındaki artışa bağlı olarak bazı parçaların da daha sağlam olanlarıyla değiştirilmesi kaçınılmaz olur (Siz değiştirmezseniz de zaten ilk kazada kırılırlar
) Benzer şekilde, motordaki arttırılmış güç tekerleklere aktarılırken aktarma organlarına da daha fazla yük binecek demektir, bu parçaların da bu artan yüklere dayanabilir sağlamlıkta olması elzemdir.
Tabi daha güçlü motor sadece daha yüksek hız demek değildir, bazen daha hızlı olmak başarı getirmez, Aynı pilot, aynı araba ve aynı pist koşullarında bile, bazı durumlarda daha hızlı gidebilen bir dişli ayarlaması yerine son hızı daha düşük olan ama ivmelenmesi daha iyi olan bir dişli oranının seçilmesi daha iyi sonuç verebilir, bu da piste göre değişecek bir stratejidir, virajı az uzun düzlükleri, veya geniş yarıçaplı, hızlı geçilebilen virajları olan bir pist için yüksek hız dişli kombinasyonu avantajken bolca keskin dönüşlü ve düzlükleri fazla uzun olmayan bir pistte ivmelenmeyi iyileştirecek bir dişli oranı daha avantajlı bir seçim olacaktır. Bu durumda daha da güçlü bir motorla elde edilebilecek olan daha iyi ivmelenme yarışmanın sonucunda belirleyici olabilir, tabi eğer motorun o gücünü yere etkili bir şekilde aktarabiliyorsanız
bakınız 1. ve 2. adım, "Kontrolsüz güç güç değildir!"
Şimdi tüm bunları niye yazdığımı merak ediyorsanız eğer açıklayayım, ne denir bilirsiniz, "hocanın yaptığını değil söylediğini yapın", her ne kadar bu konularda "hoca" falan olmasam da ne olur ne olmaz diye önce bir yapılması gerekenleri yazayım istedim
çünkü ben bu arabayı tek adımda baştan aşağı üç adımı birden uygulayarak modifiye ettim
İlerleyen mesajlarda aşama aşama yaptığım değişiklik/eklemeleri fotoğraflarla paylaşıp açıklayacağım ama kısa özet olarak arabayı şu halden:
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu hale getirdim:
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Bu RESMİ görmek için izniniz yok. Giriş yap veya üye ol
Renkler de günün anlam ve önemine uygun oldu