Türkçe!

Sumer Yamaner

Moderator
Katılım
17 Eyl 2013
Mesajlar
8,771
Tepkime puanı
23,156
Yaş
61
Konum
İstanbul
Web sitesi
www.sumeryamaner.com
İlgi Alanı
Uçak
Bence insanın kendisine duyduğu saygının önemli bir kısmı anadiline olan saygısıdır. Çeşitli ortamlarda paylaşılan mesajlardaki Türkçe kullanımını gördükçe kan beynime çıkıyor. Bu kadar zor olmamalı doğru yazmak ve konuşmak.
Kendi adıma konuşayım. Yazılarında "de - da", "ki" ve "mi - mı - mü - mu" eklerini yanlış yerde ayıran ve yanlış yerde birleşik yazan arkadaşlara hep başka bir gözle bakıyorum.
Tabii ki hepimiz insanız ve hata yapabiliriz ama eğer aynı hatayı sürekli yapıyorsak (kimse kusuruma bakmasın ama) anadilimiz konusunda cahiliz demektir.

Yazdığımız mesajlarda üç temel noktaya dikkat etsek aslında sorunun büyük bir kısmı ortadan kalkacak.

1- "Dahi" anlamına gelen "de" ve "da" ayrı yazılır. Örneğin "o kumandadan bende de var". Ama bu örnekte "bende" sözcüğündeki "de" bitişik yazılır. Yani "Ben de o kumandadan var" kabul edilemez bir yazım şeklidir.

2- En sık yapılan hata "ki" hatasıdır. Bu hatayı önlemek ise çok kolaydır. Herhangi bir yerde "ki" var ise o sözcüğü çoğul olarak düşünün. Örneğin "bendeki" yazacaksınız. Çoğul yapın. Ne oldu? "Bendekiler". Bir rahatsızlık verdi mi? Hayır. Demek ki bitişik yazılacak. Ama "demek ki" yazacağız. "Demeki ki ler" olur mu? Olmaz. O zaman burada "ki" ayrı yazılacak.

3- Soru eki olan "mı" , "mi", "mu", "mü" daima ayrı yazılmalıdır. Soru mu soruyorsunuz? Bir bakın bakalım bu eklerden biri var mı? Varsa ayrı yazıverin.
 
Nokta, virgül gibi imla kurallarına da uyulması gerekiyor.

Bundan başka İngilizce-Türkçe karışımı bir dil kullanmak ta bana sıkıntı veriyor. Yabancı dillerden kelime alıntısı yapmak teknoloji geliştirmeyen bir ülkenin dili için kaçınılmaz. Ancak bazı İngilizce kelimeleri Türkçe kullanmak mümkün. Özellikle bind, arm, compass, ESC gibi kelimelerin Türkçe karşılıklarının kullanılması güzel olur, kulağa hoş gelir.

Hele telaffuz meselesi! USB'ye yuesbi demek veya F16'ya ef-onaltı demek nedir bilmem. F'yi İngilizce okumanın anlamı ne olabilir?
 
İnternet aleminin ve hatta genel olarak yeni neslin kanayan yarasına parmak basmışsınız resmen tebrik ediyorum.

Ufak tefek yazım yanlışları elbet yapılır ama dediğiniz gibi bunun sürekli herkes tarafından yapılması ve kimsenin bu durumu önemsememesi gerçekten kabul edilemez.

Durum git gide kötüleşiyor, geçenlerde Türkçe öğretmeni olan kuzenime şakayla karışık "siz artık bu çocuklara yazım kuralları öğretmiyor musunuz?" Dedim verdiği cevaptan sonra hepten umudu kestim bırakın interneti sınav kağıtları bile beter durumdaymış.

Bilgiye ulaşmanın bu kadar olduğu şu günlerde insanlar nasıl başarıyorlar bu kadar cahil kalmayı anlamakta zorlanıyorum:embarras:
 
Bence insanın kendisine duyduğu saygının önemli bir kısmı anadiline olan saygısıdır. Çeşitli ortamlarda paylaşılan mesajlardaki Türkçe kullanımını gördükçe kan beynime çıkıyor. Bu kadar zor olmamalı doğru yazmak ve konuşmak.
Kendi adıma konuşayım. Yazılarında "de - da", "ki" ve "mi - mı - mü - mu" eklerini yanlış yerde ayıran ve yanlış yerde birleşik yazan arkadaşlara hep başka bir gözle bakıyorum.
Tabii ki hepimiz insanız ve hata yapabiliriz ama eğer aynı hatayı sürekli yapıyorsak (kimse kusuruma bakmasın ama) anadilimiz konusunda cahiliz demektir.

Yazdığımız mesajlarda üç temel noktaya dikkat etsek aslında sorunun büyük bir kısmı ortadan kalkacak.

1- "Dahi" anlamına gelen "de" ve "da" ayrı yazılır. Örneğin "o kumandadan bende de var". Ama bu örnekte "bende" sözcüğündeki "de" bitişik yazılır. Yani "Ben de o kumandadan var" kabul edilemez bir yazım şeklidir.

2- En sık yapılan hata "ki" hatasıdır. Bu hatayı önlemek ise çok kolaydır. Herhangi bir yerde "ki" var ise o sözcüğü çoğul olarak düşünün. Örneğin "bendeki" yazacaksınız. Çoğul yapın. Ne oldu? "Bendekiler". Bir rahatsızlık verdi mi? Hayır. Demek ki bitişik yazılacak. Ama "demek ki" yazacağız. "Demeki ki ler" olur mu? Olmaz. O zaman burada "ki" ayrı yazılacak.

3- Soru eki olan "mı" , "mi", "mu", "mü" daima ayrı yazılmalıdır. Soru mu soruyorsunuz? Bir bakın bakalım bu eklerden biri var mı? Varsa ayrı yazıverin.
Ellerinize sağlık gerçekten okurken çok saygı duydum. Hem eleştirel hem yapıcı. Bunu bilmemek yanlış demekle bırakmayıp emek verip açıklamanız muhteşem bir tutum. Elinize emeğinize sağlık :saygilar:

Bahsi geçen "yeni nesil" oluyor muyum bilmiyorum ama bir itirafta bulunmak istiyorum. -de/da ve -ki kullanımını belki defalarca okudum hatta çalıştım ama eğer heyecanla bir şey yazıyorsam bir türlü doğru kullanamıyorum. Bu konuda bir kaç arkadaşım ile görüşmem olmuştu ve şöyle bir sonuca vardık her insanın bu ekleri doğru kullanabilmek için harcadığı efor farklı. Yani kimisi yazarken bunu hiç düşünmeden yazabiliyorken, bazıları (ki ben buradayım) her seferinde kafasında "dahi anlamında mı kullanıyorum ben" diye düşünmesi gerekiyor. Yani özetle her koşulda doğru kullanılması gerektiğine kesinlikle katılıyor olmakla birlikte bunu yapmaya çalışırken çok zorlananlar insanlar olabilir aramızda diyebilirim :laugh:
 
Eminim özellikle bizlerden yaşça küçük bazı arkadaşlarımız için Türkçe'yi iyi kullanmakla alakalı beklentiler anlamsız ve gereksiz görülüyordur.

Bana göre çağımızda paraya dönüşmeyecek hiçbir konuda zaman ve emek harcamama güdüsü ön planda. Ayrıca her bilgiye bu kadar kolay erişebilmenin rehavetini de görüyorum insanlarda. " Bir şeyi bilmiyor muyum yazarım gogul'a söyler...... kimseye ihtiyacım yok benim ! " Bireylerdeki özgüvenin nasıl daha çocuk yaşlarda tavan yaptığını hepimiz görüyoruz. :rolleyes: Çünkü çok sıkışırlarda, mecbur kalırlarsa search kısmına " How to make Türkçe ? " yazar ve dakikalar içinde söz konusu konuda prof. olabilirler. ;) Öyleyse ne gerek var beyinleri bir sürü bilgiyle doldurmaya, boş ve bakir kalsınlar ohhhhh ne güzel. :p Güncel tabirlerle veritabanını(database) bulut(cloud) yapmış gogul'a teslim etmişiz biz. :laugh: Dedesinin adını sorsan search'e yazıyor, kim olduğunu bile oradan öğreniyor çocuklar. :embarras:

O yüzden kaliteli iletişim kurabilmek eskisi kadar önemli görülmüyor bence. Yetecek kadar, esasen istediğini alabilecek kadar.... :(

KAFA1500 diye hesap açıp " ACİLLLLLLLLLLLLL YARDIM " diye konu açasım geldi. :lollol: :lol:

Çok kaliteli ve donanımlı genç kardeşlerimiz var, onlarla devam ederiz biz yola. %p

Bu arada Sümer abi senin bu mesajda gogul'da çıkar artık bence faydalı oldu eline sağlık :saygilar:
 
Son düzenleme:
Fakültedeyken öğrencilere ilk anlattığım şey, beynin diğer organlar gibi çalışmakla eskimeyip tam tersine daha da güçleneceği gerçeği idi. Hayatım boyunca "yararcılık" ile mücadele etmeye çalıştım. İnsanın yapacağı her şeyden bir fayda beklemesi bana inanılmaz ahlaksızca bir tutum olarak gelmiştir hep. İnsan hiç işine yaramayacak bir şeyi öğrenmekten zevk alabildiği an gerçek anlamda insan olduğunu farkedecektir. Kısaca beyni bomboş ve tertemiz bir başka deyişle kızoğlankız saklayıp öbür tarafa o şekilde götürme fikri pek bir aptalcadır...
 
Ufak tefek imla hataları tabii ki yapılır. Kimse "kısa" cevaplar veya sorularda edebiyat eseri yaratmaya çalışmaz zaten. Ama temelde düzgün, elden geldiğince imlaya ve noktalamaya dikkat etmek bence herşeyden önce yazanın kişiliğini gösterir, ardından da okuyana saygısını.
Bu hobi paylaştıkça keyif alınan bir uğraş. Bilgimi paylaşmayı gerçekten çok severim. Ama bilgimi paylaşacağım kişinin de buna değmesini istiyorum. O nedenle noktalaması imlası ve hatta anlamını bile çözmek için birden fazla kez okuduğum yazılara cevap yazmayı düşünmüyorum.
 
Fakültedeyken öğrencilere ilk anlattığım şey, beynin diğer organlar gibi çalışmakla eskimeyip tam tersine daha da güçleneceği gerçeği idi.

Sümer hocam, dediğiniz belli bir yaşa kadar değil mi?
Bir yerlerde okumuştum, beyin belli bir yaştan sonra, belli zaman aralıklarında hayli hücre kaybı yaşıyor.
Elbet bu kişiden kişiye değişkenlik gösterir.
Pozitif bir yaşam tarzı ve sürekli stres yapmayan keyifli problemlerle uğraşmak elbet bunu yavaşlatıyor.
Bizim uğraştığımız hobi de buna olumlu bir örnek.
 
  • Beğen
Tepkiler: Türker Akgün
Sümer hocam, dediğiniz belli bir yaşa kadar değil mi?
Bir yerlerde okumuştum, beyin belli bir yaştan sonra, belli zaman aralıklarında hayli hücre kaybı yaşıyor.
Elbet bu kişiden kişiye değişkenlik gösterir.
Pozitif bir yaşam tarzı ve sürekli stres yapmayan keyifli problemlerle uğraşmak elbet bunu yavaşlatıyor.
Bizim uğraştığımız hobi de buna olumlu bir örnek.

İşte beyni ne kadar çok zorlarsak o kaybı o kadar düşük düzeyde tutabiliyoruz.