Dikkatimi çeken ve beni kızdıran şeyler!

Forumun dinozorlarının çenesi düşmüş. Bari iki satır da ben yazayım.
Öncelikle bu gibi forum ortamlarının "kişiyi kazanmak" gibi bir görevi olduğunu kabul etmiyorum. Görev, bilgiyi uygun şekilde paylaşmaktan ibaret kalmalı.
"Aaaa ne güzel bak XXX uçak yapıp uçuruyormuş, hadi ben de yapayım" diyeni, ya da ortalamanın üstünde bir el becerisi nedeniyle bilgisayar oyunlarında falan başarılı olup "hadi biraz da helikopter uçurayım" diyeni, yani anlık hevesle bu işlere bulaşanı kazanmak zorunda olduğumuzu düşünmüyorum. Hatta bu gibileri bir an önce uzaklaştırmak, onları gereksiz masraf, zaman kaybı ve hayal kırıklığından koruyacağı için, faydalıdır bile diyebilirim.
Kişisel görüşüme göre modelcilik bir yaşam felsefesidir. Yaptığın işe saygı, merak, sabır, azim gibi özellikler içerir. Dolayısıyla, eşek yüküyle para verip bir kutu içinde hazır drone alan ve onu iki butona basarak uçurup muhteşem videolar çeken arkadaşa ben modelci diyemem.
Gerçek bir modelci isen bir yandan hep daha iyiyi nasıl yakalarımın planları kafanda dolaşırken, diğer yandan takıldığın noktalar için binbir çözüm olasılığını düşünürsün. Örneğin bir yapı markete girip aldığın bir ürünü, o ürün ile hiç alakası olmayan bir işte kullanabilirsin. Ayrıca değer bilirsin. Bir toplu iğnenin bile aslında ne kadar önemli olduğunu bilirsin. İsraftan kaçınırsın. Kanadın köşesini kaplarken bile kaplamayı en az fire ile kullanmak istersin. Empati yaparsın. Başka bir modelci arkadaşın bir sorun yaşıyorsa o sorunu kendi sorunun gibi görürsün ve destek olmaya çalışırsın. Sahaya gelip yakıtını unutmuş bir arkadaşına hiç düşünmeden kendi yakıt bidonunu uzatırsın. Çünkü onun o anki ruh halini gayet iyi anlarsın.
Gelelim sebep sonuç ilişkisine...
Modelci dediğim kişi modelcilikle uğraştığı için bu özellikleri kazanmaz. Zaten yapı olarak bu özelliklere sahip olduğu için modelcilik yapar. Kısaca, foruma kayıt yaptırıp vur kaç bilgi kapmaya çalışan birisi zaten özünde modelci değildir. Altyapısı olmadığı için de alacağı bilgiden yararlanamayacaktır. Zaten o nedenle diyoruz ki, bilgi sadece onu hak edene verilir!

NOT: Bir de cin olmadan adam çarpmaya kalkan, iki satır bir şey öğrenince evrenin sırlarını çözdüm sanıp herkese akıl vermeye çalışanlar var ki onlar başlı başına bir alem.

Hay ağzına ve klavyede bu yazıyı döktüren ellerine sağlık!
 
He bunu niye yazma gereği duyuyorum?

1. Deniz Bey'in açtığı ve sonra eklenenlerle birlikte gelişen fikirlerin akışını bozmamak adına,
2. Bahsetmeye çalıştığım konu tüm insanlığı ve içinde yer alan "biz"i ilgilendiren, tarih gibi derin bir konu kapsamında olduğu halde; bir dersten "0" almak kadar kişisel bir "yara" düzeyine indirgenmesini daha fazla uzatmanın gerekli olmadığını düşünerek;
3. Beylik yorumlarla ve altı bilgi ile doldurulmamış tartışmaların sonuç vermeyeceğini; bu foruma da yakışmayacağını bilerek;
4. Üçüncü kişilerin muhattap olarak (Sıfırcı hoca) karşıma konması durumunda -O'nun adına- ne diyeceğimi bilemeyeceğim için;
5. Genç ve daha yol alacak bir kardeşim olmandan ötürü;

ve daha bir çok sebeple... sadece "bir kereye mahsus" yorumunu cevaplandıracağım.

Sinanoğlu Hoca, -bizim millet kıymetini pek bilmese de- tüm dünyada bilim çevrelerinde adından saygıyla söz edilen, üst düzey bir bilim adamıdır. Bunu senin gözünü boyamış olan "batılılar" da söyler; sadece ben değil... Bu seviye bir insan iken, ömrünün büyük bir kısmında, bilimsel çalışmalarına paralel olarak Türk Dili ile ilgili konferanslar vermiş, kitaplar-makaleler, sözlükler yazmış; TV programları yapmıştır. Ayrıca dediğin tamamen yanlış; Fizik ve Matematik için Türkçe terimler üzerine yıllarca kafa yormuş, -birazcık araştırılacak olsa görülebilecek- sayısız kelime türetmiştir. Bu yazdıkların maalesef vicdanen de doğru değil. Hocana (Sıfırcıya...) "mürid" demişsin. Buna yorum bile yapmıyorum. Ben de öğrencilerimin diline sahip çıkmasını, dilini güzel kullanmasını ve kıymetini bilmesini arzulayan bir öğretmenim. Peki, ben de mi bir müridim? Sinanoğlu'nu biraz tanıyınca, O'nun da kendini şeyh-şıh, çevresindekileri de teba olarak görmeyen bir insan olduğu açıkça ortaya çıkar, o başka...

Türkçe bilim olmaz... Türkçe felsefe yapılamaz... Bu fikirler -sen hatırlamasan da- 90'lı yıllarda, psikoljik savaş taktiği icabı; siyasi bir maksatla ortaya atılmış, ve incelikle işlenmiştir. Kafalardaki bu düşünceler, işte bu hamlenin sonuçlarıdır. Dünya dilinin 1914'e kadar "Fransızca" olduğunu, bir dönem Latince, bir dönem Farsça, başka bir zaman Sümerce... Aynı dünyanın dili bir öyle bir böyle... İlginç değil mi? "Bence dünya dili İngilizcedir"... Aslı şu: Dil denen hazine bugün bir sömürü malzemesidir... Çocuğuna (ileride doğacak yeni neslimize) lütfen bu fikirlerini aktarmaya çalışma... (Sadece tavsiyedir, naçizane...)
"Başka dilleri, kültürleri küçümsemek"... Burada da bir cevap hakkım var. Nereden karar verdin buna bilemem; ama ben şahsen hiçbir dili, o dili konuşan milleti; kısacası hiçbir insanı küçümsemedim, küçümsemem, küçümsettirmem... Beni küçümseyene ise asla başımı eğmem o başka... Konu bundan ibarettir, İngilizler ile ya da İngilizce ile kişisel bir kavgam yok tabi ki velhasıl...
Hülasa... Derin ve ciddi bir konu bu... Kişisel bir polemiğe döndürülemeyecek kadar mühim. Fakat acı bir gerçek olarak karşımızda durmakta. Sizin yaşlarda sıklıkla karşılaştığımız (ki bu sizin suçunuz değil) hazırcı, her gördüğünü-duyduğunu doğru kabul edici düşünce mekanizması...
Doğru kaynaklardan biraz tarih, biraz siyaset tarihi okumak yeterli aslında. "Neyin ne olduğu" gün gibi ortada. Sadece merak etmek yeterli. İşin üzücü yanı; çok zor da değil...

Laf uzadı kusura bakmayın dostlar, ama yazmak zorunda hissettim
 
Forumun dinozorlarının çenesi düşmüş. Bari iki satır da ben yazayım.
Öncelikle bu gibi forum ortamlarının "kişiyi kazanmak" gibi bir görevi olduğunu kabul etmiyorum. Görev, bilgiyi uygun şekilde paylaşmaktan ibaret kalmalı.
"Aaaa ne güzel bak XXX uçak yapıp uçuruyormuş, hadi ben de yapayım" diyeni, ya da ortalamanın üstünde bir el becerisi nedeniyle bilgisayar oyunlarında falan başarılı olup "hadi biraz da helikopter uçurayım" diyeni, yani anlık hevesle bu işlere bulaşanı kazanmak zorunda olduğumuzu düşünmüyorum. Hatta bu gibileri bir an önce uzaklaştırmak, onları gereksiz masraf, zaman kaybı ve hayal kırıklığından koruyacağı için, faydalıdır bile diyebilirim.
Kişisel görüşüme göre modelcilik bir yaşam felsefesidir. Yaptığın işe saygı, merak, sabır, azim gibi özellikler içerir. Dolayısıyla, eşek yüküyle para verip bir kutu içinde hazır drone alan ve onu iki butona basarak uçurup muhteşem videolar çeken arkadaşa ben modelci diyemem.
Gerçek bir modelci isen bir yandan hep daha iyiyi nasıl yakalarımın planları kafanda dolaşırken, diğer yandan takıldığın noktalar için binbir çözüm olasılığını düşünürsün. Örneğin bir yapı markete girip aldığın bir ürünü, o ürün ile hiç alakası olmayan bir işte kullanabilirsin. Ayrıca değer bilirsin. Bir toplu iğnenin bile aslında ne kadar önemli olduğunu bilirsin. İsraftan kaçınırsın. Kanadın köşesini kaplarken bile kaplamayı en az fire ile kullanmak istersin. Empati yaparsın. Başka bir modelci arkadaşın bir sorun yaşıyorsa o sorunu kendi sorunun gibi görürsün ve destek olmaya çalışırsın. Sahaya gelip yakıtını unutmuş bir arkadaşına hiç düşünmeden kendi yakıt bidonunu uzatırsın. Çünkü onun o anki ruh halini gayet iyi anlarsın.
Gelelim sebep sonuç ilişkisine...
Modelci dediğim kişi modelcilikle uğraştığı için bu özellikleri kazanmaz. Zaten yapı olarak bu özelliklere sahip olduğu için modelcilik yapar. Kısaca, foruma kayıt yaptırıp vur kaç bilgi kapmaya çalışan birisi zaten özünde modelci değildir. Altyapısı olmadığı için de alacağı bilgiden yararlanamayacaktır. Zaten o nedenle diyoruz ki, bilgi sadece onu hak edene verilir!

NOT: Bir de cin olmadan adam çarpmaya kalkan, iki satır bir şey öğrenince evrenin sırlarını çözdüm sanıp herkese akıl vermeye çalışanlar var ki onlar başlı başına bir alem.

Altına imzamı atarım.
 
  • Beğen
Tepkiler: Deniz Tanrıverdi
İngilizce kesinlikle bir dünya dilidir. Bir dili yüceltmek için, diğer dilleri aşağılamayı pek hoş görmüyorum. Bir dilin önemini tarihine bakarak yorumlamazdım. O dille neler yazılmış, neler konuşulmuş; benim kendi ölçütlerimdir.
İngilizce'nin bir dünya dili haline geldiği konusunda bende aynı fikirdeyim. Bunda bir tereddüt olduğunu zannetmiyorum. Ama anadilimizi sevmek ve mümkün olduğunca iyi kullanmak gerektiği konusunda da bir tereddüt yaşamıyorum.

Bu forumdaki birçok abimizin genç arkadaşlarımıza yaptığı ilk tavsiyenin " Eğer ileriye gitmek istiyorsan önce İngilizce'ni geliştir " olduğuna defalarca şahit oldum. Türkçe'yi sevmem elimde değil, bu konuda bir tarafım elbette. Ama şunu kabul etmek zorundayımki en başta teknik terim olarak fakir bir dil malesef ve dünya çapında yaygınlaşması için önündeki en önemli engelde başta bu oluyor bana kalırsa. Bir örnek vermem gerekirse tahmin ediyorum daha öncede vermişimdir ama mesleğim gereği bir İngilizin diline yağmuru tanımlamak için bile 20'nin üzerinde terim kattığını biliyorum. Oysa yağmur bizde yağmurdur. Bu ister istemez bir dilin terim fakirliğine örnektir. :( Peki bir dilin dünya çapında yaygınlaşmak gibi bir misyonu olmalı mıdır ? Bence " Hayır". Bizim dilimiz, bizim dilimizdir ve bu yeterlidir. :heartxf:

Bir bilimsel makale yazacak olsanız hangi dili tercih ederdiniz ? Peki ya Nazım Hikmet'in bir şiirini okurken İngilizce mi okurdunuz ? Çooook tartışılabilecek bir konudur elbette. :)

Şimdi RCKolik özeline dönecek olursak. Forumumuzun kurucusu Mehmet abi RCKolik'in türkçe kaynak konusundaki eksikliğe cevap vermesini de hedeflemiş bir abimdir. Forumun temellerini atarken şans eseri en yakınında bulunan biri olarak söyleyebiliyorum bunu.

Belki farkında olmayanlar vardır ama Mehmet abi çok iyi İngilizce bilir. İngilizce forumları okuyamama, istediği bilgilere ulaşamama, ihtiyaçlarını karşılayamama gibi bir kaygısı yoktur. Peki acaba neden bazılarımız gibi Türkçe konusunda hassastır ? Benim tahminlerim var. Zannedersem sizinde olmuştur. :saygilar:

RCKolik bazı temeller üzerine kurulmuştur, ben bu temelleri ve bu aileyi çok seviyorum. Tahmin ediyorum hepimiz seviyoruz ve bozulmasınıda istemiyoruz. :RCKolik:

Not : Bu arada biz ileriye gitmek istiyorsak İngilizce'yi bir İngiliz kadar, Türkçe'yi ise Türkçe bilen bir yabancıdan bin kat daha iyi bilmeliyiz bence. :saygilar:
 
Son düzenleme:
1. Deniz Bey'in açtığı ve sonra eklenenlerle birlikte gelişen fikirlerin akışını bozmamak adına,
2. Bahsetmeye çalıştığım konu tüm insanlığı ve içinde yer alan "biz"i ilgilendiren, tarih gibi derin bir konu kapsamında olduğu halde; bir dersten "0" almak kadar kişisel bir "yara" düzeyine indirgenmesini daha fazla uzatmanın gerekli olmadığını düşünerek;
3. Beylik yorumlarla ve altı bilgi ile doldurulmamış tartışmaların sonuç vermeyeceğini; bu foruma da yakışmayacağını bilerek;
4. Üçüncü kişilerin muhattap olarak (Sıfırcı hoca) karşıma konması durumunda -O'nun adına- ne diyeceğimi bilemeyeceğim için;
5. Genç ve daha yol alacak bir kardeşim olmandan ötürü;

ve daha bir çok sebeple... sadece "bir kereye mahsus" yorumunu cevaplandıracağım.

Sinanoğlu Hoca, -bizim millet kıymetini pek bilmese de- tüm dünyada bilim çevrelerinde adından saygıyla söz edilen, üst düzey bir bilim adamıdır. Bunu senin gözünü boyamış olan "batılılar" da söyler; sadece ben değil... Bu seviye bir insan iken, ömrünün büyük bir kısmında, bilimsel çalışmalarına paralel olarak Türk Dili ile ilgili konferanslar vermiş, kitaplar-makaleler, sözlükler yazmış; TV programları yapmıştır. Ayrıca dediğin tamamen yanlış; Fizik ve Matematik için Türkçe terimler üzerine yıllarca kafa yormuş, -birazcık araştırılacak olsa görülebilecek- sayısız kelime türetmiştir. Bu yazdıkların maalesef vicdanen de doğru değil. Hocana (Sıfırcıya...) "mürid" demişsin. Buna yorum bile yapmıyorum. Ben de öğrencilerimin diline sahip çıkmasını, dilini güzel kullanmasını ve kıymetini bilmesini arzulayan bir öğretmenim. Peki, ben de mi bir müridim? Sinanoğlu'nu biraz tanıyınca, O'nun da kendini şeyh-şıh, çevresindekileri de teba olarak görmeyen bir insan olduğu açıkça ortaya çıkar, o başka...

Türkçe bilim olmaz... Türkçe felsefe yapılamaz... Bu fikirler -sen hatırlamasan da- 90'lı yıllarda, psikoljik savaş taktiği icabı; siyasi bir maksatla ortaya atılmış, ve incelikle işlenmiştir. Kafalardaki bu düşünceler, işte bu hamlenin sonuçlarıdır. Dünya dilinin 1914'e kadar "Fransızca" olduğunu, bir dönem Latince, bir dönem Farsça, başka bir zaman Sümerce... Aynı dünyanın dili bir öyle bir böyle... İlginç değil mi? "Bence dünya dili İngilizcedir"... Aslı şu: Dil denen hazine bugün bir sömürü malzemesidir... Çocuğuna (ileride doğacak yeni neslimize) lütfen bu fikirlerini aktarmaya çalışma... (Sadece tavsiyedir, naçizane...)
"Başka dilleri, kültürleri küçümsemek"... Burada da bir cevap hakkım var. Nereden karar verdin buna bilemem; ama ben şahsen hiçbir dili, o dili konuşan milleti; kısacası hiçbir insanı küçümsemedim, küçümsemem, küçümsettirmem... Beni küçümseyene ise asla başımı eğmem o başka... Konu bundan ibarettir, İngilizler ile ya da İngilizce ile kişisel bir kavgam yok tabi ki velhasıl...
Hülasa... Derin ve ciddi bir konu bu... Kişisel bir polemiğe döndürülemeyecek kadar mühim. Fakat acı bir gerçek olarak karşımızda durmakta. Sizin yaşlarda sıklıkla karşılaştığımız (ki bu sizin suçunuz değil) hazırcı, her gördüğünü-duyduğunu doğru kabul edici düşünce mekanizması...
Doğru kaynaklardan biraz tarih, biraz siyaset tarihi okumak yeterli aslında. "Neyin ne olduğu" gün gibi ortada. Sadece merak etmek yeterli. İşin üzücü yanı; çok zor da değil...

Laf uzadı kusura bakmayın dostlar, ama yazmak zorunda hissettim
Hiçbir sataşma olmadan, tahrik edici bir söz kullanmama rağmen, sadece ''fikrimi'' belirttim. Yine beklediğim gibi; bir anda 'sen' ile belirtilmem, gözlerimin boyanmışlığı, vicdansızlığım, hazırcılığım, çocuklarıma neyi aktaracağım, hatırlamamışlığım, yaşım ve yolumun daha çok oluşu gibi sözlerle ne güzel bir cevap almış oldum. Şaşırmadım, tebrik ederim sizi...

Ben yine sizden ''siz'' olarak bahsedeceğim.

Demişsiniz ya ''Zamanında Türkçeyle bilim yapılmaz, Türkçeyle felsefe yapılmaz diyorlardı.'' , evet kesinlikle katılmıyorum, Türkçeyle her şey yapılır diyorum. Ama fikirlere bu derece tuhaf çıkışların yapıldığı toplumlarda; ne bilim yapılır, ne de felsefe ve daha nice ''fikir'' gerektiren işler de... Daha bir forum mesajına bile bu şekilde cevap verilen bir toplumdan da fazlasını beklemek de komiktir zira...
 
  • Beğen
Tepkiler: evren goroglu
Hiçbir sataşma olmadan, tahrik edici bir söz kullanmama rağmen, sadece ''fikrimi'' belirttim. Yine beklediğim gibi; bir anda 'sen' ile belirtilmem, gözlerimin boyanmışlığı, vicdansızlığım, hazırcılığım, çocuklarıma neyi aktaracağım, hatırlamamışlığım, yaşım ve yolumun daha çok oluşu gibi sözlerle ne güzel bir cevap almış oldum. Şaşırmadım, tebrik ederim sizi...

Ben yine sizden ''siz'' olarak bahsedeceğim.

Demişsiniz ya ''Zamanında Türkçeyle bilim yapılmaz, Türkçeyle felsefe yapılmaz diyorlardı.'' , evet kesinlikle katılmıyorum, Türkçeyle her şey yapılır diyorum. Ama fikirlere bu derece tuhaf çıkışların yapıldığı toplumlarda; ne bilim yapılır, ne de felsefe ve daha nice ''fikir'' gerektiren işler de... Daha bir forum mesajına bile bu şekilde cevap verilen bir toplumdan da fazlasını beklemek de komiktir zira...
İyi de sevgili kardeşim senin, pardon sizin iki kat yaşınızdaki bir abiniz size, yani yarı yaşındaki bir kardeşine "sen" diye hitap etti diye bozuluyorsanız bence biraz aynaya bakmanızda yarar var. Öne sürdüğünüz fikre karşı olan argümanları kendinize hakaret olarak görmeniz çok ilginç.
 
Kesin yargı değil mi? "bilgi sadece onu hak edene verilir! " Kim nasıl karar verecek hak edip etmediğine,

Hiçbir sataşma olmadan, tahrik edici bir söz kullanmama rağmen, sadece ''fikrimi'' belirttim. Yine beklediğim gibi; bir anda 'sen' ile belirtilmem, gözlerimin boyanmışlığı, vicdansızlığım, hazırcılığım, çocuklarıma neyi aktaracağım, hatırlamamışlığım, yaşım ve yolumun daha çok oluşu gibi sözlerle ne güzel bir cevap almış oldum. Şaşırmadım, tebrik ederim sizi...
Ben yine sizden ''siz'' olarak bahsedeceğim.

Demişsiniz ya ''Zamanında Türkçeyle bilim yapılmaz, Türkçeyle felsefe yapılmaz diyorlardı.'' , evet kesinlikle katılmıyorum, Türkçeyle her şey yapılır diyorum. Ama fikirlere bu derece tuhaf çıkışların yapıldığı toplumlarda; ne bilim yapılır, ne de felsefe ve daha nice ''fikir'' gerektiren işler de... Daha bir forum mesajına bile bu şekilde cevap verilen bir toplumdan da fazlasını beklemek de komiktir zira...

Farklı bir kaç konuya tek mesajda değinmişsiniz. (siz diyorum, çünkü buna takıldığınızı belirtmişsiniz.)
Beni ilgilendiren kısmına düşüncemi yazmak istedim.
Kendi adıma; foruma yeni üye olanlar "yaşlarını" belirtmediklerinde, pek de hoş geldin vs. diye yanıt yazmıyorum.
Sizden çok daha yaşı fazla birinin size "sen" hitabı kanımca samimiyet belirtisi olarak algılanmalı, Kalkıp benden 40 yaş küçük birine siz demem sürekli aramızda bir mesafe bırakmak anlamı taşır ve ortamın gereğine ters, bilgi paylaşımını zorlaştırır.
Kendi akranınız birinin aranızda bir samimiyet olmadan "sen" diye hitabı elbet hoş değil, buna itirazım yok.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Kesin yargı değil mi? "bilgi sadece onu hak edene verilir! " Kim nasıl karar verecek hak edip etmediğine,
Bendeki bilgiyi kimle paylaşacağıma tabii ki ben karar veririm. :) Karşımda onu isteyen birisi varsa hakettiğini bana kanıtlamalı.
 
Mehmet bey yargı gözüyle bakmak yanlış olur. İlk cevap verilir samimi ise hak ediyorsa gerisi gelir.
Herkes benim gibi düşünsün, herkes benim gibi baksın diye düşünmek ne kadar doğru?:rolleyes: Ben o anlamda söyledim.
Bazı alışverisler olmadan bilgiyi paylaşmayı hak edeni anlamam zor. Bu tamamen kendi kapasitem ile ilgili. Kimseyi eleştirdiğim de yok.
 
Okuyorum , düşünüyorum , ne yazsam diye de bayağı düşündüm.
Herkes kendince haklı, doğru ve güzel şeyler yazmış.Çok ekleyecek birşey de bulamadım.Ancak şunu da kesinlikle biliyorum ki , bunca yazdığınız şeyi esas okuması gereken hedef kitle , maalesef bunları okumadı ve okumayacak da....
Yani , kendinizi boşuna üzmeyin diyorum.Slm,nbr, gibi kısa mesaj kelimeleri ile büyümüş ve birbirine gülen kaka emojileri falan göndererek iletişim kuran bir nesil için , bu yazdıklarınız maalesef çok uzak şeyler...
İş ehlinden çıkmıştır , olması gereken şeyler artık neredeyse olmaması gereken şekilde icra edilir hale gelmiştir.
Elbette ana ve öz dilimiz candır , evlatlarımıza bırakılacak önemli bir vazife ve mirastır , yabancı dili ise o kadar dert etmeyin , 3-5 seneye cıpı taktik mı kendiliğinden çözülecek zaten ;D
Sümer abimin şu mükemmel bakırcı çırağı hikayesi aklıma geldi , işte tam da o devri yaşıyoruz aslında :D
 
"Calibar" diyorum başka birşey demiyorum.@Sumer Yamaner @Emre Kaman @Mehmet Kucuksari @Deniz Tanrıverdi

Saygı ve sevgi her şeyi çözer bence , burada asıl problem olan hazıra konma meselesi ve üslup .

Heves kırma olayına gelince, bir kişi bir laf etti diye hobiye küsen adam zaten bu hobiyi çok isteyerek yapmıyordur diye düşünüyorum .

Sümer abinin lafı çok kıymetli "bilgi hakedene verilir ve kimse burada bilgisini paylaşmak zorunda değil" hele hele saygısız olan insanlarla asla.

Bu iş bana usta çırak ilişkisi gibi geliyor, o sebeple ustalar saygıyı her zaman hakediyor.

Bu arada mesela Sümer abi bana "sizli bizli" konuşsa üzülürdüm, iyiki "sen" diyor. Çok yaşa Sümer abi

Ayrıca @Deniz Tanrıverdi abimiz de gerek forumda gerek sahada yardimseverligiyle gönülleri fethediyor. Hersey için tekrar çok teşekkürler Deniz abi.
:RCKolik:
 
Son düzenleme:
"Calibar" diyorum başka birşey demiyorum.@Sumer Yamaner @Emre Kaman @Mehmet Kucuksari @Deniz Tanrıverdi

Saygı ve sevgi her şeyi çözer bence , burada asıl problem olan hazıra konma meselesi ve üslup .

Heves kırma olayına gelince, bir kişi bir laf etti diye hobiye küsen adam zaten bu hobiyi çok isteyerek yapmıyordur diye düşünüyorum .

Sümer abinin lafı çok kıymetli "bilgi hakedene verilir ve kimse burada bilgisini paylaşmak zorunda değil" hele hele saygısız olan insanlarla asla.

Bu iş bana usta çırak ilişkisi gibi geliyor, o sebeple ustalar saygıyı her zaman hakediyor.

Bu arada mesela Sümer abi bana "sizli bizli" konuşsa üzülürdüm, iyiki "sen" diyor. Çok yaşa Sümer abi

Ayrıca @Deniz Tanrıverdi abimiz de gerek forumda gerek sahada yardimseverligiyle gönülleri fethediyor. Hersey için tekrar çok teşekkürler Deniz abi.
:RCKolik:

Amacım bu işte. Ne mutlu bana!
 
Müsadenle sana katkı olsun ve aynı zamanda birazda bundan sonra forumda kendini tanıtacak arkadaşlara nasihat olsun diye şöyle bir not düşeyim ;
En azından kendinizi tanıtacağınız zaman adınızın ve soyadınızın ilk harflerini büyük yazacak kadar kendinize saygınız olsun .

"Ad SOYAD" şeklinde olursa daha güzel olmaz mı? %p